اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Sevgili Kardeşim, 20 Eylül 969
Derece-i şuhud, derece-i iman-ı bilgaybdan çok aşağıdır. Her ne kadar bir kısım ehl-i velayet keşfiyatı, ihatasız denilmekte ise de, o şahıslarda veli olduğuna göre, veliler hakkındaki; (Estaizü billah اَلآَ اِنَّ اَوْلِيَٓاءَ اللّٰهِ لاَخَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَهُمْ يَحْزَنُونَ sadakallah ül azim) Ayet-i Kerimesi de bunlar hakkında olduğuna göre iman-ı bilgaybe kimler tam olarak mazhar olmuş ki şuhud derecesini kazanmış olanlardan üstün oluyorlar? Diye bir sual soruyorsunuz.
El Cevab: Allah’ın velileri ol kimselerdir ki; iman-ı bilgayb derecesine terakki ederek Allah’a dost ve yakınlık hâsıl etmişlerdir. Veli olan zat, benim kalbim benim Rabbimden haber veriyor der, amma benim kalbim Rabb-ül âleminden haber veriyor, diyemiyor. Bu meseleden benim anladığım; iman yolunda terakki ederek gaybi imanını şuhud derecesine getirenlerle, gayben iman ettiği iman hakikatlarını taklid derecesinden tahkik derecesine yükseltmeyenlerin muvazenesi değildir. Gaybi imanını şuhud derecesine çıkaramamış amma aldığı tahkik-i iman dersi imanını öyle sağlamlaştırır ki; Üçüncü Söz’de denildiği gibi “tam münevver-ül kalb bir abidi Küre-i Arz bomba olup patlasa ihtimal onu korkutmaz. Belki bir harika-i kudret-i Samedaniyeyi, lezzetli bir hayret ile seyredecektir.” Böyle bir zatın imanı, şuhud yolu ile imanını kuvvetleştiren zatın imanından çok kıymetlidir, denilmek istenilmiştir.
Buna en kuvvetli misal: Hazret-i Ali Kerremullahü Veche (r.a.) Efendimizin şu mübarek beyanıdır; “Eğer perde-i gayb açılsa imanım ziyadeleşmeyecek idi.” Demek, imanı hakkalyakîn mertebelerinde o derece yükselmiş ve kuvvetlenmiş ki müşahede-i bilgayba muhtaç olmuyor. Hem Bakara suresinin başında, Kur’an muttakileri gabya iman edenler olarak tavsif ediyor. Zaten Evliyaullahın kerameti nev’inden olan müşahede ve keşfiyatlarına, keramet ve ikramı muvazene eden Dokuzuncu Mektub’ta da işaret edilmiştir.
Sualinizi bu noktadan halledebilirsiniz. EVLİYAULLAHA İNANMAK VE ONLARA HÜRMET ETMEK, ONLARIN DUALARINA İHTİYACIMIZI BİLMEK BAŞKA, ONLARIN BİR KISMININ KEŞİFLERİNE İ’TİMADEN BEYAN ETTİKLERİNE İNANMAK TA AYRI BİR ŞEYDİR. Bizler Lillahilhamd iman-ı tahkiki dersi alan ve bu dersleri müzakere edenlerdeniz. En büyük nimete layık görülmüşüz, şükründen aciziz.
Size ve efrad-ı ailenize ve umum kardeşlerimize binler selam eder, saadet-i dareyne mazhariyetler dilerim.
El Baki El Hubb-u fillah,
Uhrevi Kardeşiniz İbrahim Hulusi
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 120) 24. SÖZ'Ü DİKKATLE ÇOK MÜTALAA ET! başlıklı makalemizde Ebabil ve ebabilkuşları hakkında bilgiler verilmektedir.