127) İTİDAL İSTİKAMET DEMEKTİR.

127) İTİDAL İSTİKAMET DEMEKTİR.

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Ahiret Kardeşim,

Kaplıcaya gitmiş olduğum için, burada bulunmadığım günlerde gelmiş olan 23.8.1969 tarihli mektubunuzu eve dönüşümde aldım. Suallerinize aşağıda cevap vermeye çalışacağım.

Korku ve ümidi kısaca izah edeceğim.

Allah’tan korkmak için misal: “Ben büluğ çağından itibaren Allah’a asker oldum. O, ezel ve ebed sultanıdır. Mukaddes kitabım olan Kur’an’da insanlara karşı sonsuz nimetlerini ihsan etmiş ve bütün yarattıkları içinde bana ve emsalime çok büyük merhamet göstermiştir. Böyle bir Rabbe itaatla sonsuz sevgi göstermem ve bu sevgiyi azaltır veya fanilere sarf edersem, hakkımdaki inayet ve rahmetin kesilmesinden korkmam lazım gelir. Ben her ne kadar Allah’ı görmüyorsam da O’ beni görüyor. Daima O’nun huzurundayım.  O huzur benden edep ister. Nerede ve ne halde bulunsam edebi muhafaza etmeliyim.”

Ümit: “Ben insanım. Küçük, büyük kusurlardan kendimi muhafaza edememekliğim mümkündür. Şayet böyle kusur ve günaha girersem, el Eman diyerek,  pişmanlık duyarak Rabb-ı Rahimime iltica ve bir daha o kusur ve günaha girmezsem af olunurum. Çünki Rabbımın Rahmeti benim günahımdan çok büyüktür. Öyle ise Rahmetinden ümit kesmem.”

İtidal: İstikamet demektir. Emir olunduğu gibi istikamete gayret edeceğiz. Yani; biz abdiz Ma’budumuza itaat, verdiği hesapsız nimetlerine şükür ve hamd etmek. Başta farzlar olmak üzere İlahi emirlere kayıtsız şartsız severek bağlanmak ve bir abd-i mükerrem olan sevgili Peygamberimizi ve O’nun varislerini kendimize örnek rehber tanımak ile istikamet edilmiş olur.

Netice ise: O Allah’a aittir. Biz Rabbımızı Rahim ve Gafur biliyoruz ve O’ndan bunu bekliyoruz. İnşallah öyle de bulacağız.

Ehl-i kâl, Ehl-i hâl: Telvihat-ı tis’ayı okuyunuz, tafsilat orada vardır. Bizce şeriatsız ne tarikat, ne hakikat ve ne de marifet olamaz. Kâl ehli demek; şeriatın zahirine uymuş, manen terakki için manevi cihaz ve letaifi gereği gibi işletmemiş demektir. İnsanın et, kemik ve kıl gibi cismaniyeti olduğu gibi kalb, ruh, sır… gibi manevi cihazları da vardır. Bunlar boşuna verilmemişlerdir. Bu cihazlara letaif denilir. Bu letaifi, şeriat mizanına göre kullananlarda bazı haller zahir olur. Bundan dolayı onlara ehl-i hal denilir. Bu bahse fazla girmeğe lüzum yoktur. (Telvihat yeter) 

Bu mektubu Abdullah Şeker ağabeyine de okut. İsim yazmıyorum. Umum kardeşlere birer, birer binler selam ve dualar eder size de selamet-i dareyn dilerim.

2 Eylül 1969

                                                                                                               El Baki El hubb-u fillah,

                                                                                                                Muhibb-i Muhlisiniz, İbrahim Hulusi

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 126) SARIKLI GENÇ KİMDİR? başlıklı makalemizde sarıklıgenç, şiaihilafet ve şiaivelayet hakkında bilgiler verilmektedir.