161) HİLAFETİ KÜBRADAN MAKSAT NEDİR?

161) HİLAFETİ KÜBRADAN MAKSAT NEDİR?

ب

Birinci sualiniz ki:

“Hazret-i Âdem Aleyhisselâm’ın dava-yı hilafet-i kübrada mu’cize-i kübrası talim-i esmadır”, deniliyor. Bunun izahı arzu edildiğine göre aynı dersin bu cümleden sonraki kısmını dikkatle mütalaa etmelisiniz. Eğer başka cihetle açıklanmasını istiyorsanız, Sure-i Bakaranın bir kısım ayetlerinin meallerini yazayım. Otuzuncu ayette Cenab-ı Hak Meleklere; “Ben yeryüzünde halife halk edeceğim” buyurunca muhatap olan melekler kendi akıl ve masumiyetlerinden veya levh-i mahfuzda okuduklarından veya ihbar-ı İlahiye’den dolayı bundaki hikmetin ne olduğunu bilmek istemeleri demek olan “Yeryüzünü fesada verecek ve bigayr-i hak kan dökecek kimse mi halk edeceksin? Hâlbuki biz senin hamd ve tesbih ve zikrinle, seni takdis ederiz” dediler. Cenab-ı Hak “Bu halifeyi yaratmakta olan hikmetlerimi ben bilirim siz bilmezsiniz” buyurdu. Aynı surenin otuz birinci ayetinde Hazreti Âdem’e Esmasını talim buyurmakla melaikeye rüçhaniyetini, otuz ikinci ayetinde meleklerin cehillerini itiraf ettiklerini ve otuz üçüncü ayetinde de Esma-i İlahiyi Allah’ın emri ile Hazreti Âdem’in melaikeye haber verdiğini, bu suretle melekleri aciz bırakan hilafet-i kübradaki mucize-i kübrayı esmayı bilmesi, öğrenmesi ve meleklere öğretmesi ile göstermiş olduğu beyan buyrulmaktadır.

Öyle ise hilafeti kübradan maksat nedir?

El Cevap: Sure-i Zariyatın ellialtıncı ayetinin cin ve insin yaratılışlarından gaye Mabud’larına ibadet etmeleri yani Mabud’larını tanımaları bilmeleri, sevmeleri ve kendilerini sevdirmeleridir. Rabbı tanımak, bilmek ancak esma ve sıfatını bilmekle olur.

İşte Âdem Aleyhisselam Rabbinin mevcudatta cilvelerini gördüğü esmasını, Allah’ın öğretmesi ile bildi. Melekler bu esmayı bilmiyorlardı, çünkü onlar nurdan halk edilmişler. Kendileri masum, makamları sabittir. Ne emir olunursa onları yaparlar. Asla isyan etmezler. Âdem Aleyhisselam bütün mevcudattaki esma-i İlahiyeyi öğrenmekle halife-i kübra olduğunu isbat etti. İnsanlar da mademki Rablerini tanımak için halk olunmuşlar öyle ise kendilerinde ve mevcudatta tecelli eden esma-i İlahiyye’den hiç olmazsa bir tek ismin cilvesini görüp anlamakla semavat ve arzın ve dağların yüklenemediği emaneti yüklenmek suretiyle halifelik davasına layık olduğunu bilfiil ispat etmelidir.

İkinci Sualiniz: (merhum Hakkı bey.) Birinci cilt, kırk hadis mecmuasındaki kırkıncı hadisteki Ümmü Haram aynı hadisin yazısının sonundaki notta da açıklandığı gibi Hazreti Peygamber Sallallahu Aleyhi vesellem Efendimizin süt teyzesidir, namahrem değildir.

Üçüncü Sualiniz:

Mütefavit: birbirinden farklı

Tesbih: Cenab-ı Hakkı tenzih ve takdis etmek Sübhanallah diye dua etmektir.

Sübhan: Her türlü noksanlardan beri münezzeh olan demektir.

Dördüncü sualiniz: Ben-i İsrail’den, Hazreti Musa’dan sonra gelen peygamberlerden “Eşmunil Aleyhisselam” adlı bir nebi var. Bu nebiye ittiba edenlerin büyükleri; Talut, Davut Aleyhisselam da onların arasında bulunuyor. (Ve Talutun askeri arasında bulunuyor) Müşriklerle muharebe, cihat için Kudüs’ten çıkıyorlar. Müşriklerde Filistin civarında bulunuyorlar. Vücutça iri ve kuvvetli kimseler. Calud’ta bunların içinde en kuvvetli cesur ve boylu. Talut, askerine kim Calut’u öldürürse ona kızını ve yarı mülkünü vereceğini va’d ediyor. Davut Aleyhisselam attığı bir sapan taşı bu kâfiri öldürüyor, ordusu da hezimete uğruyor.

İbrahim Hulusi

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 160) DAR-ÜL HARB İLE İLGİLİ SORUYA CEVAPTIR. başlıklı makalemizde dar-ülharb, dar-ülharp ve darülharp hakkında bilgiler verilmektedir.