166) ONUNCU SÖZ/ZEYLİN BİRİNCİ PARÇASI DERS – 2

166) ONUNCU SÖZ/ZEYLİN BİRİNCİ PARÇASI DERS – 2

ADAD

Hulusi Bey

ONUNCU SÖZ/ZEYLİN BİRİNCİ PARÇASI DERS – 2

Hulusi Bey: Buyur, buyur Hoca Efendi ( Hafız Abdullah Nazırlı) buyur.

-: Ve daha ziyade tahakkukunu bildirir.

Hulusi Bey: Buyur, buyur.

-: Hele buyur yukarı.

 -: Ve eğer bu hakikat-ı haşriyenin neticeleri insaniyetten çıksa; o çok ehemmiyetli ve yüksek ve hayattar olan insaniyet mahiyeti, murdar ve mikrop yuvası bir lâşe hükmüne sukut edeceğini ispat eder. Beşerin idare ve ahlâk ve içtimaiyatı ile çok alâkadar olan içtimaiyyun ve siyasiyyun ve ahlâkiyyunun kulakları çınlasın! Gelsinler, bu boşluğu ne ile doldurabilirler ve bu derin yaraları ne ile tedavi edebilirler?

-: Onu bi tekrar et.

Hulusi Bey: Yani o bahsi başından al da. O aile hayatını, aile hayatını.

-: Dördüncü delil: Nev’-i beşerin hayat-ı dünyeviyesinde en cem’iyetli merkez ve en esaslı zenberek ve dünyevî saadet için bir Cennet, bir melce, bir tahassüngâh ise; aile hayatıdır. Ve herkesin hanesi, küçük bir dünyasıdır. Ve o hane ve aile hayatının hayatı ve saadeti ise; samimî ve ciddî ve vefadarane hürmet ve hakikî ve şefkatli ve fedakârane merhamet ile olabilir ve bu hakikî hürmet ve samimî merhamet ise; ebedî bir arkadaşlık ve daimî bir refakat ve sermedî bir beraberlik ve hadsiz bir zamanda ve hududsuz bir hayatta birbiriyle pederane, ferzendane, kardeşane, arkadaşane münasebetlerin bulunmak fikriyle, akidesiyle olabilir.

            Meselâ der: “Bu haremim, ebedî bir âlemde, ebedî bir hayatta, daimî bir refika-i hayatımdır. Şimdilik ihtiyar

Hulusi Bey: Orayı tekrarla. Bak mesela bu haremim

-: Bu haremim, ebedî bir âlemde, ebedî bir hayatta, daimî bir refika-i hayatımdır. Şimdilik ihtiyar ve çirkin olmuş ise de zararı yok. Çünkü ebedî bir güzelliği var, gelecek. Ve böyle daimî arkadaşlığın hatırı için her bir fedakârlığı ve merhameti yaparım.” diyerek o ihtiyare karısına, güzel bir huri gibi muhabbetle, şefkatle, merhametle mukabele edebilir.

Ve böyle daimî arkadaşlığın hatırı için herbir fedakârlığı ve merhameti yaparım.” diyerek o ihtiyare karısına, güzel bir huri gibi muhabbetle, şefkatle, merhametle mukabele edebilir. Yoksa kısacık bir-iki saat surî bir refakatten sonra ebedî bir firak ve müfarakate uğrayan arkadaşlık; elbette gayet surî ve muvakkat ve esassız, hayvan gibi bir rikkat-i cinsiye manasında ve bir mecazî merhamet ve sun’î bir hürmet verebilir.

Yoksa kısacık bir-iki saat surî bir refakatten sonra ebedî bir firak ve müfarakate uğrayan arkadaşlık; elbette gayet surî ve muvakkat ve esassız, hayvan gibi bir rikkat-i cinsiye manasında ve bir mecazî merhamet ve sun’î bir hürmet verebilir.

Hulusi Bey: Yani bundan anlaşılıyor ki baki bir hayata ihtiyaç vardır. Böyle düşüncelere meydan vermiyor. Ahiret imanı, ahiret imanı girince orta yere insan iman gözlüğü ile bu hakikatleri görebilir.

-: Fiatını verelim.

-: Ben burda bir şey soracaktım, müsaade ederseniz.

Hulusi Bey: Buyur.

-: Orada diyor: “Bu haremim ebedi bir arkadaşımdır.” Bunu nasıl diyebiliyor?

Hulusi Bey: Ebedi bir arkadaş, yani bu dünya hayatına münhasır değil.

-: Öyle ise her hâlükârda ebedi bir arkadaşım diye bilir mi?

Hulusi Bey: Efendim!

-: Her hâlükârda ebedi bir refikam diyebilir mi?

Hulusi Bey: Nasıl diyor?

-: Her hâlükârda bunu söyleye bilir mi? Bu haremim ebedi bir âlemde, ebedi bir hayatta daimi bir refika-i hayatımdır. Bununla ahiret imanı.

Hulusi Bey: Ahiret imanı olursa o zaman öyle diyecek. Her hâlükârda olur mu? İmanı olmayan böyle diyebilir mi? Suri güzelliğine meftun olur kalır, bir gün umulmaz yaralar çıbanlar çıkarır, o zaman birbirlerini tahkir ederler.

-: Bu dünyada hayat arkadaşı olduğu gibi, öbür dünyada da hayat arkadaşı.

Hulusi Bey: Hayat bu, hayat şeyden değil ki. Ebedi hayat da var.

-: İki tane (şeker) atayım mı?

 Hulusi Bey: At, at. Atarsan ben bir yudum içerim. Ebedi bir arkadaşlık var, ebedi bir hayat var. İmanın rükünlerinin ehemmiyetine işaret ediyor. Ahirete iman olursa, o aile yuvasında bir ahenk olur. Hayatı yalnız dünya hayatı olarak telakki etmiyor. Nasıl olsa biliyor ki yarın ölüm var. Şimdi beraberlik pek kısa bir zamanda bir ayrılığa netice verecek. Öyle değil mi? Eğer hayat bununsa o ayrılık ne zaman olacak, belki pek erken de olur. O zaman bu hayat-ı dünyeviye bu aileyi saadete getiremez.

-: Efendim buradaki aile, hayat arkadaşı olan aile ahirette de aynı aile olmuyor mu?

Hulusi Bey: Evet.

-: E orada ebedi değil midir hayat?

Hulusi Bey: Ebedi, ebedi. Zaten onu diyor Üstad. Şimdi çirkinleşti ama bu ihtiyar karı, fakat onun gelecek güzelliği var. Cennet hurilerinden daha güzel bir hayat geçireceğiz. Önümüzdeki hayatta ebedi hayatta.

-: Esas ebedi hayat dediği de orayı kastediyor.

Hulusi Bey: Allah selamet versin, kubbeli imamıyla bir nikâh töreninde bulunduk da, nikâh duasında o böyle diyordu. Yani şey duasını Türkçe yaparken dedi ki: başa kadar murad alsınlar. Dedim hocam, başa kadar murad alması ne demektir? Baş değil, başlangıç duası. Başa kadar, yani ebedi hayatta da beraber olsunlar. Hepsi aynı akide üzerine giderlerse o hayatta ki ebedidir o sonsuz bir hayattır, orda da beraber olurlar.

-: Arkadaşın, bu sözünden şöyle bir te’vil de yapabiliriz.

Hulusi Bey: Buyur.

-: E burda müfarakat olursa, ayrılık oldu o zaman ebedi hayatta bu ayrılık devam eder.

Hulusi Bey: Nasıl olsa burda müfarakat var. Fakat bu niyetle İslamiyet, iman dairesinde hayatlarını geçirirlerse onun mükâfatı orda da, öbür hayatta, daimi hayatta yine beraber olacaklar. 

-: Yani burda.

-: Ölüm müfarakatı değil yani.

Hulusi Bey: Ölümle müfarakat hakiki olmaz.

-: Hani ayrılma oluyor ya.

Hulusi Bey: Oluyor.

-: Nikah müferakatı.

Hulusi Bey: Oluyor.

-: Ahirette yine aynı tezevvüc eder mi?

Hulusi Bey: Evet. Eğer birbirilerinden memnun iseler, ikisi de aynı itikatta iseler. Yine daha ziyade erkeklere bir şey düşüyor burdan. Şimdi hanım kocasından memnun, koca hanımdan memnun giderlerse öbür tarafta o hakiki hayatı onlar yaşarlar. Fakat burada birbirilerine zıt vaziyette iseler ona karışmam.

-: Hocamın söylediği boşanma.

Hulusi Bey: Boşanma? Boşanma ile bitti. Şer’-i hüküm girdi araya onları ayırdı. Orada artık müferakat şer’-i tekrar birleşmek yok. Sen tercüman olmasan ben anlamıyorum.

-: Bazen söylüyorlar, soruyorlar da. Burada bekâr ölmüş,

Hulusi Bey: Efendim!

-: Bu âlemde iken bekâr vefat etmiş, kim olursa olsun.

-: Bekâr olarak vefat etmiş, ölmüş, evlenmeden ölmüş. Orada yine bu dünya ailelerinden mi alacak? Soruluyor bazen.

-: …………

Hulusi Bey: Evlenmeden gitmiş.

-: ….

-: Orada huri alır.

Hulusi Bey: Şimdi Cennet bahsinde.

-: Bekar kız kimi alacak? Bekar ölen kız, kimi alacak?

-: O da huri olarak yine  

Hulusi Bey: Cenab-ı Hak verir ona. Kim arkadaş olursa Cenab-ı Hak ihsan eder verir ona. Mesela Üstad bu dünyada dünya evine girmeden gitti. Öbür tarafta Cenab-ı Hak ona hurilerden daha güzel bir hanım vermez mi?

-: Verir efendim.

Hulusi Bey: Elbette verir.

-: Sonra öyle kimseler

Hulusi Bey: Onun mazur vaziyeti vardı. O bir vazifedar memurdu. O vazifesini hakkıyla yapabilmek için evlenmemesi lazım geliyordu. Fakat bu zor bir şey. Nefsine bu zorluğu çektirdi, Cenab-ı Hak onun mükâfatını vermeye kadirdir. Öbür tarafta ona herhalde bu surette taltif edecek.

-: Burada öyle kimseler var ki sekiz, on tane, on beş tane almış ölmüşler neyse. Kendi hala yaşıyor hanımları göndermiş. Acaba orada bunların hepsini tekrar taht-ı nikahına alacak mı?

Hulusi Bey: Yani almış ölmüş. Boşanmışsa zaten o iş bitmiş.

-: Yok boşanmamış, ölmüş.

Hulusi Bey: Ölmüşse onları nikâhına alabilir.

-: Hepsini alacak.

Hulusi Bey: Şimdi niyeti var galiba. Hacı Sabrı niyetleniyor musun yoksa? Hacı Sabrının niyeti başka. Öyle bir bahis açtı ki.

-: İşine geldi.

Hulusi Bey: Abdesti bozuldu. İmansız giderse müfarakat tamamdır.

-: Günahkâr olarak giderse.

Hulusi Bey: Günahkâr ölse. Vallah bu kadar tafsilatını bilmiyorum. Fakat müminin zerrece imanı varsa ebedi cehennem de kalmaz. Bugün okuduk. Zerrece imanı varsa cehennemde ebedi kalmaz. O nihayet Cehennemden çıkar, ondan sonra onu Cenab-ı Hak temizler Havzı kevser’den yıkanır, içer dünyadaki güzelliğini de Cenab-ı Hak iade eder, kocasına gösterir. Kocasına eğer Allah …. müsaade ederse Cenab-ı Hak,

-: Demek evvel Cennete giden orda bekler.

Hulusi Bey: Orda bekler mi, beklemez mi o kadar tafsilatını bilmem. Onu cami hocaları bilir. Ah, ah.

اَلْمَرْءُ مَعَ مَنْ اَحَبَّ

PDF Dosyasını İndirmek İçin Tıklayınız!

 

Bir önceki yazımız olan 165) ONUNCU SÖZ/ZEYLİN BİRİNCİ PARÇASI DERS - 1 başlıklı makalemizde ONUNCU SÖZ/ZEYLİN BİRİNCİ PARÇASI hakkında bilgiler verilmektedir.