
Hulusi Bey
NAMAZLA İLGİLİ FIKIHİ MEVZULAR VE ONUNCU SÖZ/ZEYLİN ÜÇÜNCÜ VE DÖRDÜNCÜ PARÇASI DERS-1
12/2/1976 PAZAR
Hulusi Bey:
اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ عَيْنِ الْعِناَيَةِ كَنْز ِالْهِداَيَةِ اِماَمِ الْحَضْرَةِ اَمِينِ الْمَمْلَكَةِ طِراَزِ الْحُلَلِ ناَصِرِالْمِلَلِ تاَجِ الشَّرِيعَةِ سُلْطاَنِ الطَّرِيقَةِ بُرْهاَنِ الْحَقِيقَةِ زَيْنِ الْقِياَمَةِ شَمْسِ الشَّرِيعَةِ شَفِيعِ اْلاُمَّةِ عاَلِى الْهِمَّةِ كاَشِفِ الْغُمَّةِ يَوْمَ الْقِياَمَةِ سِراَجِ الْعاَلَمِينَ.
اَللّٰهُ عاَصِمُهُ وَ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ خاَدِمُهُ وَالْبُرَاقُ مَرْكَبُهُ وَقاَبُ قَوْسَيْنِ مَقاَمُهُ وَالْمَعْبُودُ مَقْصُودُهُ شَمْسُ الضُّحَى بَدْرُ الدُّجَى نُورِ الْهُدَى خَيْرِالْوَرَى اِماَمِ الْمُتَّقِينَ اَصْفَى اْلاَصْفِيَآءِ مُحَمَّدِنِ الْمُصْطَفَى صَلَّى اللّٰهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ قِبْلَةِ الْعاَرِفِينَ وَكَعْبَةِ الطَّآئِفِينَ وَحَبِيبِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَعَلَى اَلِهِ وَاَصْحاَبِهِ وَ عِتْرَتِهِ الطَّيِّبِينَ الطَّاهِرِينَ وَسَلِّمْ تَسْلِيماً كَثِيراً ياَ رَبَّ الْعاَلَمِينَ اَمِينَ.
-: İbn-i Abbas radiyallahu anhuma’dan: Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bir kabristana uğradı.
Hulusi Bey: Hacı Tevfik Bey öyle yerin olmamış senin.
-: Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Medine’de bir kabristana uğradı. Onlara dönerek:
“Ey ehli kubur! Size selam olsun. Allah, sizi ve bizi yarlığasın. Siz bizim selefimizsiniz. Biz de sizin izindeyiz.” Buyurmuştur.
Hulusi Bey: Oku.
-:
BAŞA GELEN BELA VE KAZALARDAN DOLAYI ÖLÜM TEMENNİSİNİN MEKRUH OLDUĞUNA VE DİNİ KARGAŞALIK KORKUSU BULUNDUĞU ZAMAN BÖYLE BİR ARZUDA BULUNMANIN CAİZ OLDUĞUNA DAİR HADİSLER
Ebu Hureyre radiyallahu anh’den: Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz:
“Her hangi biriniz ölümü temenni etmesin. Zira o kimse iyi ise iyiliğini artırır, fena ise ıslah-ı hal edip iyilik yapar.” Buyurdu.
-: Biraz yüksek sesle oku.
-: “Her hangi biriniz ölümü temenni etmesin. Zira o kimse iyi ise iyiliğini artırır, fena ise ıslah-ı hal edip iyilik yapar.” Buyurdu.
Müslim’in Ebu Hureyre’den diğer bir rivayetinde, Resul-i Ekrem şöyle buyurmuştur:
“Sizden biriniz ölümü istemesin. Vakti gelmeden evvel ölüm için dua etmesin. Zira ölünce ameli kesilir. Hâlbuki mü’min hayatta kalması hayrını artırır.
Efendim! Üçüncüyü de okuyayım mı?
Enes radiyallahu anh’den, Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:
“Sizden biriniz başına gelen beladan dolayı ölüm temenni etmesin. Behemehâl bunu yapmak zaruri ise: Hayat benim için hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat, benim için ölüm hayırlı olduğu zaman beni öldür, desin.” Buyurdu.
Kays bin Ebi Hazım’dan: Habbab bin Erett’in hastalığında yanına girdik. Yedi yerinden dağlanmıştı. Şöyle dedi:
“Eski dostlarımız gelip geçtiler. Dünyalık onların ecirlerini eksiltmedi. Biz ise o kadar mal bulduk ki, koymak için topraktan başka yer bulamadık. Eğer Peygamber aleyhisselam ölümü istemekten bizi menetmemiş olsaydı, ölümü isterdim.”
“Başka bir defa da onun yanına gitmiştim. O sıra duvarını örüyordu. “mü’min çamura verdiği maldan başka sarf ettiği her şeyden sevap kazanır.” Dedi.
(Hadisi, Buhari ve Müslim rivayet etmişlerdir.)
Hulusi Bey: Çamura mı dedi?
-: “Mü’min çamura verdiği maldan başka sarfettiği her şeyden sevap kazanır.” Dedi.
Hulusi Bey: Oraya bir işaret koy.
Kıyam demek, namaz kılan kimsenin cismen kudreti olduğu halde Kur’an okumak için ayakta durmasıdır. Kıyamda elleri ne surette bağlayacağı ve nereye bakacağı namazın müstehab ve adabında beyan olunur.
Onu okumuştuk, neyse geçelim.
Hastalık veya başka bir mani ile kıyamdan aciz olanların oturarak farzı eda etmesi caizdir. Hastalık veya başka bir mani ile kıyamdan aciz olanların oturarak farzı eda etmesi caizdir. Bu Fransızlarla muharebede bir öğle, bir ikindi. Hele öğle iyi aklımda ama ikindiyi de zannederim. Kurşun yağmur gibi geliyor, namaz vakti de geçiyor, yatmakta işime gelmedi. Biraz yeri böyle eşeledim kürekten, oturduğum yerde namazımı kıldım. Öğleyi muhakkak da ikindi hatırıma gelmiyor. Orda zaruret var. Şimdi kıyamda ayakta dursam mutlaka vurulurdum. Fransızlarla.
Kıraat: Kıraat demek namaz kılan kimse kendisi işitecek kadar diliyle harfleri yerli yerince çıkartarak bir ayet miktarı okumaktır. Kendisi işitecek kadar. Namaz kılacak her bir Müslümana bir ayet ezberlemek farzdır. Sure-i Fatiha’yı ve başka bir sure ezberlemek vacibdir. Bu böyle şafii de değil ha. Şafii de Fatiha’sız namaz olmaz. İki rekât olan farzların ve vitrin ve nafile namazların her bir rekâtında okumak farzdır. İki rekât olan farzların ve vitrin ve nafile namazların, yani sünnetlerin. Her bir rekâtında okumak farzdır. Üç veya dört rekâtlı olan farzların ancak iki rekâtında okumak farzdır. O iki rekât hangisi olursa olsun lakin evvelki ve ikinci rekâtlarında okunması ve sure-i Fatiha ve bir kısa sure veya bir uzun veya üç kısa ayet miktarı za’m olunması.. ve sure-i Fatiha’ya. Bir kısa sure veya bir uzun veya üç kısa ayet miktarı za’m olunması vaciptir. Bu kadarı vaciptir demek eksik okunması caiz değildir demektir. Yoksa bir rekâtta bir cüz okunsa hepsi farz olur. Okumadan evvel her namazın ibtidaki rekâtında
سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ ٭ وَتَبَارَكَ اسْمُكَ ٭ وَتَعَالَى جَدُّكَ ٭ وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ
اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ ٭ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
Demek sünnettir. Yine buda mezheb-i Hanifiye göre böyle. Şafiye göre, şafiye göre?
-: وَجَّهْتُ subhanekenin yerine
Hulusi Bey: Yani bizde سُبْحَانَكَ Şafiide
-: وَجَّهْتُ
Hulusi Bey: وَجَّهْتُ وَجْهِيَ لِلَّذِي فَطَرَالسَّمَوَاتِ
Ancak cenaze namazında وَتَعَالٰى جَدُّكَ lafzından sonra وَجَلَّ ثَنَآئُكَ ziyade olur. Yani Subhaneke de وَتَعَالٰى جَدُّكَ sonra وَجَلَّ ثَنَآئُكَ ziyade olunur.
Cehr ve ihfa: Cehri, ihfa. Yani aşikâre okumak, gizli okumak. Sabah namazında, akşam ve yatsı namazın birinci ve ikinci rekâtında, Cuma ve bayram namazlarında, vitirde ve teravihte imam sesini cemaate işitecek kadar çıkarmak ve bunlardan başka cemaatle kılınan namazlarda gizlemek vacibdir.
Sabah namazında, akşam ve yatsı namazlarının birinci ve ikinci rekâtında, Cuma ve bayram namazlarında, vitirde ve teravihte imam sesini cemaate işitecek kadar çıkarmak ve bunlardan başka cemaatle kılınan namazlarda gizlemek vacibdir. Bu da mezheb-i hanifiye göre.
Rükû: Namazın farzlarından rükû, eğilmek yani. Elleri dizlerine yetişecek kadar eğilmek demektir. Muktedirse o kadar eğilsin. Namaza başlayan kimse okumak fikriyle اَللّٰهُ اَكْبَرُ diyerek rükûa gider.
Sünnet üzere rükûun sureti: Başını arkası ile bile, arkası düz oluncaya kadar eğip parmaklarını açarak, bu şeyde bazıları böyle yapıyorlar. Fazla açmak da mekruhtur. Hali üzere, biraz açık bulundurmak.
Parmaklarını şu vaziyette yapmak değil, dizi tutarken. Hani zorlayıp parmakları son haddine kadar açmak şart değil. Şöyle, şu vaziyette dursa kâfidir.
Parmaklarını açarak elleriyle dizlerini tutup, topuklarını birbirine yapıştırarak inciklerini dikmektir. Rükû için eğilmek farz. Bir kere “Subhanallah” diyecek kadar durmak vacib, ekalli en azından üç kere “Subhane rabbiye’l-azîm” demek sünnettir. Tesbihleri
-: Biraz yukardan okur musunuz?
Hulusi Bey: Efendim!
-: Biraz yukardan okur musunuz?
Hulusi Bey: Okuyayım. Sünnet üzere rükûun sureti. Başını arkası ile bile, arkası düz oluncaya kadar şöyle arka düz oluncaya kadar başıyla eğip parmaklarını açarak. Yani böyle şeyde olduğu gibi secdede olduğu gibi bitiştirmek değil. Secdede bitiştirilecek. Rükûda parmaklar açık. Fakat şu vaziyette değil. Oturuşta da o vaziyette değil. Elleriyle dizlerini tutup, topuklarını birbirine yapıştırarak inciklerini dikmektir. Yine mezheb-i hanifiye göredir. Rükû için eğilmek farz. Bir kere “Subhanallah” diyecek kadar durmak vacib. Ekalli üç kere “Subhane rabbiye’l-azîm” demek sünnettir. Şimdi vacib diyor, bir kere “Subhanallah”. E, başını eğmesiyle doğrulması bir olursa o adam tadil-i erkâna riayet etmemiş olur, sücud-u sehiv yapması lazım gelir. Yani tavuk gibi başını eğer eğmesiyle beraber kaldırıyor. “Subhanallah” diyecek kadar, o vaziyeti göstermek, beliyle başını düz vaziyete getirmek, ellerini elleriyle parmaklar hafifçe açık olduğu halde dizlerini tutmak nedir bu? Vacibtir. Vacibi işlemezse, hanifi mezhebine göre ne lazım gelir? Tadil-i erkanı yapmamıştır, vacibi terk ettiğinden dolayı sücud-u sehiv lazım gelir.
Namazın farzlarından secde: Ellerini, ayaklarını, dizlerini, anlını, burnunu özürsüz yalnız anlını, yalnız burnunu yere koymak secde yapmamış demektir. Özürsüz. Her bir rekâtta iki kerre secde farz secde de bir kere “Subhanallah” diyecek kadar eğlenmek vacib. Ekalli üç kere “Subhane rabbiye’l-a’lâ” demek sünnettir. Rükûdan secdeye varırken ibtida dizlerini koyup, sonra parmaklarını sıkarak ve kıbleye çevirerek ellerini koymak, sonra başını iki ellerinin arasına koymak, başını koyduğu mahallin katılığını anlayacak kadar mertebede birleştirip, yerleştirip anlını burnunu yere dokundurmak lazımdır. Ayaklarının parmaklarını kıbleye çevirmelidir. Dirseklerini açıp uyruklarını karnından ırak etmelidir. Ziyam-ı cemaatte cemaat fazla olur, sıkışıklık olursa o zaman dirseklerini vücuduna doğru getirmeli. Sıkıntı olduğu halde dirseklerini açıp uyluklarını karnından ırak etmek, sıkıntı olmadığı halde sünnettir. Kadınlar için dirseklerini ayırmak uyruklarını ırak etmek olamaz. Onlar yere yakın daima yapışacak gibi. Secde ederken başındaki şey çıktıkta bir eliyle geri kılmak başı açık kılmaktan iyidir. Secde ederken başındaki şey çıktıkta. Bir eliyle, iki eliyle olsa ne olur? Amel kesir olduğundan dolayı namaz fesada gider. Ama hiçbir şey olmuyor, bizim namazlarımız çok kıymetli biliyor musun? Ya. İki eli değil iki ayağımızı da uzatsak hiçbir şey olmuyor neden bilmem. Neden Pehlivan?
-: Anlamıyor, bir şey. Kafası çalışmıyor o adamın.
Hulusi Bey: Anlamıyor? Ha. Sonra Allahu Ekber diyerek kalkıp teşehhüde oturduğu gibi bir kere Subhanallah diyecek kadar oturur sonra ikinci secdeyi eder. İkinci secdeden sonra yere dayanmayıp oturmaksızın ikinci rekâta kıyam eder. İkinci secdeden sonra yere dayanmayıp oturmaksızın ikinci rekâta kıyam eder. Eğer rükû ve sücudtan aciz olur ise rükûa biraz ve secdeye ondan ziyade eğilerek ima ile kılar. İşaret etmek. İkinci rekâtta, ibtidaki rekâtta beyan olunan kıraat ve rükû ve secdeden sonra erkeklerin sünnet olan sol ayağını yatırıp ve üzerine oturup, sağ ayağının parmağını kıbleye çevirerek dikip sağ elini sağ uyruğunun üzerine ve sol elini sol uyruğunun üzerine parmaklarının uçları dizlerine beraber olarak koymalıdır. Dizlerini geçirmemelidir. Bilmeden bir şey olursa bir şey yok, bazen bende vaki oluyor. Bakıyorum ki elim kaymış, dizime doğru gitmiş. Kadınlar sol taraf üzerine oturup ayaklarını sağ taraftan çıkarırlar. Geldi teşehhüd miktarı namazın ahirinde teşehhüd miktarı oturmaya, o da namazın farzlarındandır. Namazın ahirinde teşehhüd miktarı oturmak. Teşehhüd miktarı demek, Ettehiyatu’yu okuyacak kadar oturmak demektir. Eğer kılınan namaz iki rekât olup selam verilecek ise oturuş namazın rükünlerinden olup. Oturulduk ta
اَلتَّحِيَّاتُ لِلَّهِ وَالصَّلَوَاتُ وَالطَّيِّبَاتُ٭اَلسَّلامُ عَلَيْكَ أَيُّهَا النَّبِيُّ وَرَحْمَةُاللَّهِ وَبَرَكَاتُهُ٭الَسَّلامُ عَلَيْنَا وَعَلَى عِبَادِ اللَّهِ الصَّالِحِينَ٭أَشْهَدُ أَنْ لاَإِلَهَ إِلاَ اللَّهُ٭وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُهُ وَرَسُولُهُ
أَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ كَمَا صَلَّيْتَ عَلٰى اِبْرَاهِيمَ وَعَلٰى اٰلِ اِبْرَاهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
أَللّٰهُمَّ بَارِكْ عَلٰى مُحَمَّدٍ وَعَلٰى اٰلِ مُحَمَّدٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلٰى اِبْرَاهِيمَ وَعَلٰى اٰلِ اِبْرَاهِيمَ اِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ
Sonra,
رَبَّنَا اغْفِرْلِى وَلِوَالِدَىَّ وَلِلْمُؤْمِنِينَ يَوْمَ يَقُومُ الْحِسَابُ
Yahut
رَبَّنَا اٰتِنَا فِى الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِى الْٰاخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
Yahut başka bir dua okunur, sonra iki tarafa yüzünün beyazı görünecek kadar dönerek selam verir. Ka’de-i ahire bu, son oturuş. Sabah namazı gibi, iki rekâttan ibaret olan namazda ka’de-i ahire hangisi? Orda ka’de-i ahire yok, bir ka’de vardır, onun da adı ka’de-i ahiredir.
Ka’de-i ula: eğer kılınan namaz üç veya dört rekâtlı ise bu oturuş namazın rekâtlarından olmayıp vacib olan birinci oturuş olmakla farzda, vacib de ve sünnet-i müekkede de ancak vacib olan Ettehiyyatu’yu ahirine dek okuyup üçüncü rekâta kalkar. Şafii de salavatta okunur. Sünnet-i gayri müekkede de salavat-ı mezküre-i dahi okuyup, ikindinin sünneti ile yatsının ilk sünneti sünnet-i gayri müekkededir, hanifiye göre. Evet, onun ikinci rekâtında, sünnetinin ikinci rekâtında oturduğu zaman ettehiyyatudan sonra salavatları da okuyacak. Üçüncü rekâta kalktığı zamanda subhaneke ile ve euzu besmele ile başlayacak. Namazın vaciblerinde kaldık.
-: Çok vaki oluyor seyahatlerimizde yani otobüste. Otobüste kıble yönümüz ters olduğuna göre nasıl namaz kılabiliriz?
Hulusi Bey: Kıbleyi?
-: Evet. Yani ima ile kılmamızı düneyin ki derste söylemiştiniz.
Hulusi Bey: Tamam.
-: Olabilir mi yani?
Hulusi Bey: Başka çare olmazsa,
-: Mesela biz hicaza gidişimizde anlımızı koltukların arkasına secde ettik.
PDF Dosyasını Okumak İçin Tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 185) YİRMİNCİ MEKTUB/İKİNCİ MAKAM/ONUNCU KELİME:/ÜÇÜNCÜSÜ DERS – 2 başlıklı makalemizde 20. mektub 2.makam 10.kelime hakkında bilgiler verilmektedir.