HULUSİ AĞABEY’İN ÜSTAD HZ’LERİ İLE GÖRÜŞMESİNDEN HATIRA VE DUA
Hulusi Bey: Evet. Barla’ya gittiğim zaman dedi; “Kardaşım sana akşamla yatsı arasında devam etmek üzere bazı şeyler tavsiye edecektim. Fakat işittim ki sen Eğirdir’de bir cemaate Risalei Nur okuyormuşsun. O sana kafidir. Dedikten sonra dedi ki; kardaşım bende senin dersinde bulunmak istiyorum. Ben bundan utandım! O hissetti. Yani dedim ki bazı hocalar talebesi ile şakalaşır ya, O da bana böyle bir latife yapıyor. Derhal hissetti dedi: kardaşım ben müellifi (Üstadınız)(*) değilim demiyorum. Fakat Said olarak senin ağzından dinlemek istiyorum. Şimdi şurada mesela teybe alınmış şeyi dinliyoruz ki. Zaten onun biz arasında bozacak şeyler söylüyoruz. O bizim hernehal ise fakat dinlerken bakıyorum, ben yine onun sözü olarak kabul ettiğim için ondan gelmiş söz hoş, güzel, memba-ı güzel. Evet oraya, onun lisanına kalbine gelen Kur’ani manalar lisanından cereyan ediyor. O cereyanın neticesi sirayet ediyor. Elhamdülillah dünyanın her tarafına o sirayet etti. Elektiriklerin yapamadığı şeyi Cenab-ı Hak Kur’anın icazkar şümülü altına her tarafa soktu parlattı. Hücumların acib bir neticesidir ki bu hücumların sonun da her yerde daha ziyade bir faaliyet ediyor. Daha ziyade nurlananlar, nura iştiyakını hissedenler çoğalıyor. İşte dün buraya gelmiş olan o çocuk anlattı. Mesela ben ne nuru, ne Risele-i Nuru, ne Üstadı hiç birisini bilmezken O Üsteğmen’in yaptığı muameleden sonra bana bir merak hasıl oldu. Sonra gördüm kü bu şurada burada söylenen sözler tamamen haksız ve ne Risale-i Nur onların dedikleri gibi zararlı bir eser, nede Üstad onların dedikleri vaziyette bir insan değil. Her tarafını anladın. Öyle bir iştiyak bir ateş almış ki kendisini. Karayollarında çalıştı halde şimdi şeyde. Buralı veya burada biz bulunuyoruz. Hakikaten bizi meziyetimize bakınız ki bundan anlıyasınız. Burada bizden haberi yok bulunduğumuzdan. Seni kim ne edecek, sen kaç para edersin. Fakat askere gidiyor. Orda öğreniyor. Şimdi orada derslere devam ediyormuş. …… o gün uğradı dedim yakında da gitmiştir. Senin oraya gittiğin zamanda görür görmüşsündür. Görmüşdür belki. Maşallah üçü de, biri kardeşi, biri kaynı. Üçü de namazda. Burda beraber namaz kıldık dün. Hidayetin şekli değişmiş. Cenab-ı Hak bir ağır ceza reisinin hidayetini murad edince hidayet şart ha neyse kitapları götürüp ona teslim ediyor. İşte budur suç unsuru. Allah Allah Herif bakıyor suç unsuru diyecek ki, ona göre hüküm versin okuyor ister istemez. Hayır bakıyor bunun suç hiçbir tarafında yok .
-: Şimdi hidayet var.
Hulusi Bey: Ne yapalım. Git gel, git gel, git gel. Tahkik, tahkik sonunda diyor ki; kitapların iadesine efendim bu suçtan yatanlarında tahliyesine.
-: Oturumun hakimidi bizim kazada.
Hulusi Bey: Hangisi?
-: Ali Rıza Bey. Afyon’daki değil mi? Ağır ceza reisi.
Hulusi Bey: Evet. Nerde olursa olsun. Yani böyle oluyor Ha. Acib bir şey. Ben Denizli’de yirmi sekiz gün kaldım hepsi. O zattan görüşmedim. O yanımız da dediler ki Üstadın şeys ini mahakemesini yapan Ali Rıza Bey budur. Ölmüş Allah rahmet etsin. Rengide değişmiş, rengi değişmiş kararlılık bir vaziyet var. Yani o kadar sıkışmış ve sıkışık bir vaziyette nihayet beratı çekti, iade ettirdi. Suç teşkil etmez ama o çok etraftakilerin ehemmiyeti yok. Fakat o işte iştigal ediyor kendisi bir kere kendini kurtarıyor. İstifa etti arkasından çekilmiş. Ondan sonrada ahirete göçmüş Allah rahmet etsin. Eh yeter mi efendiler? Kur’ana tecavüz. Kur’ana tecavüz edeni ben nasıl diyeyim ki Yarabbi bunları af et diyemiyorum da. Allah şerlerinden uzak tutsun. Şerlerini kendilerine çevirsin. Amin. Ne yapayım. “Ey birâder tû hemân endîşeî Mâ bakî tû üstuhân u rîşeî” ((*NAŞİR) Ey birader sen düşünceden ibaretsin Başka diğer neyin varsa et, kemiktir ve kıldan ibarettir.. )
(*)NAŞİR: Yazmış olduğu bir kardeşimizin mektuplardan birisinde “Bana bir defa “KARDEŞİM! BENDE SENİN DERSİNDE BULUNMAK İSTİYORUM” dedikten sonra benim mahcub halimi görünce, “Kardeşim! Ben demiyorum ki, ben üstadınız değilim. Fakat SAİD olarak senin dersinde, seni dinlemek istiyorum.” diye izah etmiştir ki,” yazmıştır.
DUA
Bir önceki yazımız olan 17) ÜSTAD’IN İSTİŞARESİ VE BİRİNCİ SÖZÜN EHEMMİYETİ. başlıklı makalemizde hulusi bey hatıra hakkında bilgiler verilmektedir.