به
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz Sıddık Kardeşim!
Mektubunuzu dün akşam üzeri aldım. Kısaca cevaplarım aşağıdadır.
1-Her zaman hususiyle mağriple işa ortasında çok fazileti bulunan evrad arasında لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هُدًى وَشِفَٓاءٌ ayeti yoktur. O ayet فَرْدٌ٭ حَىٌّ٭ قَيُّومٌ٭ حَكَمٌ٭عَدْلٌ٭ قُدُّوسٌ٭ esmasıyla birlikte şu tarz ve niyetle okunabilir. O da şöyle olur. Evvela hastanın şifaya kavuşmasına niyet edilir. Sonra 7 def’a istiğfar ve 7 def’a salavat, 10 def’a (Allahu Ekber) dedikten sonra 19 kerre
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
فَرْدٌ٭ حَىٌّ٭ قَيُّومٌ٭ حَكَمٌ٭عَدْلٌ٭ قُدُّوسٌ٭ لِلَّذ۪ينَ اٰمَنُوا هُدًى وَشِفَاءٌ okunur.
2-“İman ise ilimdir, vucuddur, isbattır, hükümdür. Her bir menfi meselesi dahi bir müsbet hakikatın ünvanı ve perdesidir.” sözündeki imandaki menfi mes’eleleri öğrenmek istiyorsunuz.
Bunlardan birincisi cihaddır. Cihad da zahirde bir şer vardır. Amma cihadın terkinde pek büyük şerler vardır. Cüz’i şerri ister istemez yapmak bir zarurettir. Bakara suresinin 216. Ayetinde, Din düşmanı ile mukatele üzerinize farz kılındı. Hâlbuki o kıtal insanlık düşüncesi ile size hoş görünmedi. Sizin hoşunuza gitmeyen cihad ve gazada mal ve can telefi var, ama dünyada zafer ve ganimet ve ahirette ebedi nimet ve şehitlik rütbesi hazırlanmıştır. Sizin sevdiğiniz cihadı terkte ise hakkınızda düşmanın galabesi ve gaza sevabından mahrumiyet vardır. Allah sizin için hayırlı olanı bilir. Siz bilmezsiniz.
İkincisi: Zekâtın farz kılınması, ribanın haram tutulması. Zekât, zahirde mal ve parada eksilme gibi görünür. Hakikatte ise Sure-i Bakaranın 270. ayetinde denildiği gibi, zekât malın artmasına, bereketlenmesine sebep olduğu gibi malın, paranın kirini de temizler. Namaz, oruç ve hac gibi farzlarda zahiri külfete mukabil, o farizelerdeki manevi ni’met, zevk ve kazançlar hakkındaki Kur’ani derslerle diğer dini eserlerde kâfi bilgi vardır. Tafsilatı onlara havale ederiz.
3-İmam-ı Rabbani hazretlerinin müşahedesi doğrudur. Tarikatların çoğu üstadlarından aldıkları evrada ehemmiyet verirler. Sünnet-i seniyeyi tarikat sülûklarında kendilerine temel kabul edenlerin faziletine işaret edilmiştir. Yoksa diğerleri Sünnet-i seniyeyi terk etmiş veya ihmal ediyorlar denilmemiştir. Hem 1000 sünnet bir farzın yerini tutamaz. Velayet mertebesine yükselenler feraize ehemmiyet vererek yükselirler. Fakat sünnete de önem verirler.
4-Dördüncü sualinizdeki yüzde yüz denilmeyip yüzde doksandokuz denilmesi cüz’i iradesini kötüye kullanarak Allah’ın rahmetinden kendisini mahrum etmesi ihtimaline işarettir. Nitekim küçük sözlerde onda dokuz saadet ihtimalinden bahis vardır.
5-Sokaklardaki manzaralara karşı gözleri yummak, yani bakmamak, ihtiyarsız göze görünen çirkin manzaralara nefsin isteğine uyarak tekrar bakmamak suretiyle zarardan kurtulunabilinir. İhtiyarsız ilk görüş muaftır.
Allah cümlemizi Hafiz ismi hürmetine imanımıza zarar verecek hallerden korusun, Âmin.
Kıymetli şahsınızda alakadar din kardeşlerimize selam ve sevgilerimi bildiririm.
El Baki El Hubb-u fillah, İhtiyar Ahiret Kardeşiniz
H.Y.
17.6.1969
(Muhittin Naralan’a gönderilen mektuplardan)(Naşir)
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 33) CUMA NAMAZI NASIL KILINIR VE ZERRAT-I ASLİYE HAKKINDADIR. başlıklı makalemizde tahiyyat; cumanamazı; zerratıasliye hakkında bilgiler verilmektedir.