213) BİRİNCİ LEM’A DERS-3

213) BİRİNCİ LEM’A DERS-3

ADAD

Hulusi Bey

BİRİNCİ LEM’A DERS-3

Hulusi Bey: Hepimiz diyoruz ki; Ey Üstad Allah senden razı olsun. Hak söyledin. Biz o zattan yüz derece daha müşkül vaziyetteyiz. Evet.

-: Gecemiz, istikbaldir.

Hulusi Bey: İstikbalimizdir. Bak yaşıyoruz. Bu ömrümüz böyle muntazam gidecek mi, iman dairesinde. Allah nafi’. Bana söylüyorum, ayağımızı kaydırmasın. Âmin. Senin rızan haricinde bizi bir yere sevk etme. Âmin. Dilimizi, azamızı, kalbimizi daima senin muhabbetine layık bir surette kullanmak nasip eyle. Âmin. Evet.

-: İstikbalimiz, nazar-ı gafletle onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir.

Hulusi Bey: Nazar-ı gaflet. Gaflet ne demekti? İki şeyi bilmezse unutursa o adama ne denir?

-: Gafil.

Hulusi Bey: Neydi o?

-: Birisi Allah’ı unutmak, ölümünü unutmak

Hulusi Bey: Biri Allah’ı biri de ölümü unutmak. Sen mi söyledin? Aferin Hayrullah aklında kalmış. Yani gafil kimdir derlerse ne diyeceksiniz? Kim ki Allah’ı unutmuş, ölümü unutmuşsa o adam gafildir. Biz Allah’ı biliyoruz, unutmamışız. Ölümü de biliyoruz. Bilmeden bilmeye fark var. Onun izahını yaptık epeyi. Bilen hem sever, hem korkar. Severse, muhalefet ederken muhabbetini benden keser. Korkarsa, efendim? Yaparsa korkmuyor demektir. O zaman için, “Kork Allahtan korkmayandan.” Kimden korkmalı, Allahtan korkmalı. Bir de, Allahtan korkmayandan kork. Bir dua söylemiştim hatırınızda mı?

“Allâhümme innî ehâfüke ve ehâfü mimmen lâ yehâfüke va’hfaznî min şerri men lâ yehâfüke, bi hurmeti men yehâfüke yâ hafiyy’el-eltâf, neccinâ mimma nehaf”

Allâhümme innî ehâfüke: Ya Rabbi ben senden korkarım.

Ve ehâfü mimmen lâ yehâfüke: Senden korkmayandan da korkarım.

Darb-ı mesel olmuş. Kork, Allahtan korkmayandan. Çünkü Allah korkusu bir adamda olmazsa ondan her türlü kötülük beklenir.

Va’hfaznî min şerri men lâ yehâfüke: Ya Rabbi beni muhafaza buyur, senden korkmayanın şerrinden.

 Bi hurmeti men yehâfüke: Senden korkanın hürmetine, onun hatırına bağışla. Bi hurmeti men yehâfüke.

Yâ hafiyy’el-eltâf: Ey gizli lütufların sahibi olan

Neccinâ mimma nehaf: Bize korktuklarımızdan, korkulardan necat ver, kurtuluş nasip et. Âmin. Bu duadır.

-: Gecemiz, istikbaldir. İstikbalimiz, nazar-ı gafletle onun gecesinden yüz derece daha karanlık ve dehşetlidir.

Hulusi Bey: Şimdi biz gafillerden değiliz diye bir şey hatıra gelir. Allah bizi gafillerden etmesin. Fakat insan gaflete düşebilir. Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli. Çünkü işte soruyorlar bir zattan. Allah’ı tanıyan, bilen, korkan, sevenden günah sadır olur mu? Olur diyor. Nasıl olur yahu? Hem Allah’ı seviyor, hem Allah’tan korkuyor birde günaha giriyor bu nasıl iştir? Cevabı bu. Allah’tan mahcub et

يَحُولُ بَيْنَ الْمَرْءِ وَقَلْبِه۪

Kişin kalbine Cenab-ı Hak bir perde çeker. Onunla muvakkaten münasebetini keser. Ahan sana sığınıyorum. Bize daima lütfunla nazarında kıl. Kahrına, gadabına layık kılma Ya Rabbi. Amin. O, o halde iken günaha girebilir. Onun için ne oldum dememeli, ne olacağım. Efendim canımı sıktılar. Biz işin daha acemisiyiz, acemisi.  Biraz daha askerlik yapalım. Allah korkusu, Allah sevgisi. Biz söylenen hakikatlere karşı daha acemilik devresini yaşıyoruz. Usta olacak hale gelmemişiz. İşin doğrusunu söyleyelim. Ben hepinizi kendi nefsime kıyas ederek söylüyorum, inşâallah siz öyle değil. Acemiyiz, acemi. Meleke haline gelmemiş. Her halimiz, her hareketimiz Allah’tan korktuğumuzu bize gösterecek. En hiddetli zamanımızda “Hasbünallahü ve nimel vekil, La havle ve la kuvvete illa billah. ” Cenab-ı Peygamber aleyhisselatu vesselamın söylemediği söz yok canım. Ahlak olarak bize, ne bilmiyoruz, yazıklar olsun bize, O zata ümmet olduk. Peygamberimiz. Hiddet etiğiniz zaman ayaktayken otur,  oturuyorsan yat. …  Biz de öyle yapıyoruz. Eğer sinirlenirsek çivileri söküp. Efendim! Böyle arada latife yapmazsam, olmaz. Çocukluk çağımda Tevfikiye Camiinin orada develer yatardı. Oraya gelirdik. O devenin de kızgın zamanı, böyle çocukluğumdan beri böyle şey ederler, şu deveyi kızdıramadın. Nasıl kızdıramam, eeee git deveyi kızdırman lazımdır için Pabucu filan bi tarafa bıraktım. Çünkü deve kalkarsa önünden kaçacam da. Şimdi öyle yapıyorum böyle yapıyorum, deve böbö böböböbö yaptı bir doğruldu. Doğruldu, zor… …. İpini kopardı. Çocukluk, şimdi dur daha cesur dediler. Enaniyet var, çocuklukta da. Cesursun, cesaret etmişsin öyle olur mu, gitmek olur mu? Olmaz.  Bir kere daha. Mübarek deve bir ayağa kalktı ki bizi önüne kattı. O Harput yoluna doğru bizi götürüyor. Bir müddet gittikten sonra birden o yan sokak var ya. Yan sokağa girdim, deve kendisini alamadı ileri gitti. Devenin hışmından. Küçükken bir hal işte. Bizim sohbetlerimizin arasında işte böyle şeyler var. Onun için …. Gülünç vaziyete gireriz. Deveyi ürküttün mü? Nasrettin Hocanın hesabı.

….. … ….     ….  …..

Kendi kendine gösteriş için bu adam. Allah’tan korktuğunu dava eder ama, fakat Allah’tan korkmuyor. Eğer Allah’tan korkmuş olsa bu hareketi yapmaz. Kim Allahtan korkmaz? Ayet-i Kerimede Cenab-ı Hak ferman buyuruyor. Allah’tan en ziyade korkan …..  ….

Evet, Cenab-ı Peygamber aleyhisselatu vesselam Efendimiz, sahabe-i kiramdan Ebu Zer-i Gıfârî Hazretleretlerine karşı bir hutbe irad buyuruyor bir vasiyette bulunuyor. Birinci maddeye de buyuruyorlar ki sana tavsiye ederim, nasihat ederim. Bir, Allah’tan istiğfar edin. Zira her işin başı o. Akla gelir ki Cenab-ı Peygamber aleyhisselatu vesselam Efendimiz’in Hazreti Eba Zer’e, emirlerinin bize ne faidesi var. Bin dört yüz sene evvelki bir zaman evvel, geçmiş bir hadiseyi bugün bahsetmekle bizim ne faidemiz olur ki bunun üzerinde duruyorsun. Evet, Hazreti Eba Zer’e hitap aynen bize. Biz bunu böyle kabul etmezsek o zaman ona söylenmiş bir söz, bana ne aidiyeti var diye bir şey hatıra gelebilir. Hazreti Eba Zer bize göre Allah’ın daha ziyade makbul kulu mudur? Evet, sahabe-i kiramdandır. Sohbet-i peygamberi ile müşerref olmuştur. O zata vasiyet edilen şeyin birinci maddesine bakıyoruz ki, bir insan şu vasiyetin her şeyin başı, her işin başı Allah korkusudur, sözcüğüyle amel etse, artık yanlış, hata, günah ondan sadır olmaması lazım. Evet, ağzı söylüyor, gözüyle okuyor, ağzından sesler çıkıyor. Fakat onun icap ettiği gibi söz kendisinden görünmüyorsa o zat nedir? Okuduğunu anlamamış veyahut anlamışsa amel etmemiştir. Şu halde o bilginin ona faidesi olmamış. Hâlbuki ki insan, dinimizin birçok emirleri var. İlmin ehemmiyetine, ilmin beşikten mezara kadar aranmasına, öğrenilmesine ne kadar ehemmiyet veriliyor. Bunun sebebi, evet insan bilecek ki, her şeyden evvel neyi bilecek? Kendisini yaratanını. Yaratıp da orta yere atmamış. Onun yaşaması için insanca yaşaması için ne lazımsa ona göndermiş, ona hazırlamış. Hatta biliyorsunuz ki:

اَسْتَع۪يذُ بِااللّٰهِ٭ وَمَاكُنَّا مُعَذِّب۪ينَ حَتّٰى نَبْعَثَ رَسُولاً

PDF Dosyasını Okumak İçin Tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 212) BİRİNCİ LEM’A DERS-2 başlıklı makalemizde BİRİNCİ LEM’A hakkında bilgiler verilmektedir.