اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Aziz ve Muhterem Kardeşim.
Yine bir mektubunuzu aldım. İki esaslı mesele ile fikren çok meşgul olduğunuz belli. Sizin gibi bazı zatlar, mübarek Üstada mektub yazarlar, O’da mütemadiyen, benden elimden gelmeyen himmeti istiyorlar diye cevab verirdi.
Biz kendimize, aldığımız derse binaen üç cihetle bakacağız.
Birisi: Şahsiyetimiz; Onu ne kadar kötü görsek caizdir. Fakat hakkımızdaki inayet ve rahmeti inkâr etmemek “La teknatü” fermanına bakarak ye’se düşmemekte şarttır.
İkincisi: İbadetteki şahsiyetimiz; Orada da herkesten ziyade kendimizi kusurlu ve ibadetimizi o huzura layık görmemek icap eder. Fakat namazın hakikatı mahz-ı lütuf olarak bir neferin padişahın huzuruna kabulü demek olduğunu ve büyük bir veli gibi karınca kaderince namazın hakikatından bir hissemiz bulunduğunu, Yirmi birinci derse bakarak, Elhamdülillah demekte şarttır.
Üçüncüsü: Hizmet-i İmaniye ve Kur’aniyedeki şahsiyetimiz; Burada enemiz yok. Umum mübarek hadimleri beraber düşünüp bir şahsiyet-i maneviyemiz bulunduğunu hatırlamak, şahsiyet ve enaniyetimizi buz parçası telakki edip o havz-ı maneviyeye atıp eritmemiz lazım gelir.
El Baki El hubb-u fillah,
Muhibb-i Muhlisiniz, İbrahim Hulusi
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 132) ASAR-I BEDİYYE HAKKINDA SORULAN SUALE VERİLEN EHEMMİYETLİ CEVAPTIR. başlıklı makalemizde ASAR-I BEDİYYE ve ASAR-IBEDİYYE hakkında bilgiler verilmektedir.