42) İHLAS MEVZUU İLE ALAKALI SUALLERE VERİLEN CEVAPLARDIR!

42) İHLAS MEVZUU İLE ALAKALI SUALLERE VERİLEN CEVAPLARDIR!

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

  1. Sual: اِنْ اَجْرِىَ الاّٰ عَلٰى للّٰهِ sırrına mazhar olmak ne demektir?

  1. Cevap: اِنْ اَجْرِىَ الاّٰ عَلٰى للّٰهِ sırrına mazhar olmak, İman hizmetinde peygamberlere uymak. Yani onlar nasıl manevi vazifeleri için insanlardan ücret ve teveccüh beklememişlerse, öyle olmak demektir.

  1. Sual: 20. Lem’anın ikinci sebebinde “İhlas ile kim ne isterse Allah verir.” izahı?

  1. Cevab: İhlas ile Üveysel Karani Hazretleri gibi اِلٰهِى اَنْتَ الْمُعْط۪ى وَ اَنَاالسَّائِلُ diyene, Allah matlubunu veya daha iyisini, hayırlısını verir veya hikmeti iktizası mesela kendisine manen zararlı olacağından vermez.

  1. Sual: 20. Lem’anın ikinci sebebinde “Belki daire-i İslamiyet içinde hangi meşrebde olursa olsun medar-ı muhabbet, uhuvvet ve ittifak olacak çok rabıta-i vahdet bulunduğunu…” bunlar nelerdir?

  1. Cevab: Din ve itikat birliği, Müslümanlar arasındaki esastaki birlik ve beraberlik, meşreblerdeki ihtilafları dikkate almadan, mesela Allah’ımız bir, O, bin ismi ile bizde tasarruf ediyor. İmanın altı rüknüne tahkiki bir surette iman edenler ve Müslümanlığın farz kıldığı amal-i salihadaki beraberlik müminlerde ve Müslümanlarda ayrı ayrı yekdiğerini sevdirecek, kardeşlik ve ittifak ettirecek birlik bağlarıdır. Bunları böyle düşünenler ihlası bırakıp ayrılmalara kalkmak iman ve İslamiyet vasıfları ile telif edilemeyecek şeylerdir.

  1. Sual: 20. Lem’a 2. sebep 5. maddesinde “ehl-i Hak tarafındaki ittifak ile bir şahs-ı manevi çıkarıp o şahs-ı manevi-i dalalete hakkaniyeti muhafaza ettirmek” nedir ve nasıl olur?

  1. El cevap: İman ve İslamiyet’teki birlik ve beraberliği bir vücud haline gelmeye vesile yapmak, yani yalnız kalıpları değil, kalpleride birleştirmek suretiyle mesela; üç ferdin bir satır üzerinde 111 (yüz onbir) olduğundaki şekli değil 111 (yüz onbir) ihlaslı ferdin manevî kuvvetlerini hissetmeleri gibi bir şahs-ı manevî haline gelmeleri sayesinde hak yolda olmayanların ihlaslı davranışlarıyla çıkardıkları şahs-ı manevî-i dalalete galebe mümkün olur, demektir.

  1. Sual: Aynı bahsin 3. sebebinde “Senin ağzından çıkan mübarek kelimelerin havadaki efradı ihlas ile ve niyet-i sadıka ile hayatlansın, canlansın. Hadsiz zişuurun kulaklarına girip onları nurlandırsın sana da sevap kazandırsın…” Nasıl oluyor?

  1. Cevap: Hüve nüktesini okuyunuz. Hava zerratından her bir zerre binler ağızlardan çıkan her kelimeyi alır, diğer zerrelere ve milyonlarca zişuurların kulaklarına geçirir ve o kelimeleri manevi sandukçasında daima muhafaza eder. Hava zerrelerinin her birine müekkel melek vardır. Bu melek bir kimsenin Allah, Suphanallah, Elhamdülillah, Allahü Ekber ve La İlahe İllallah gibi mübarek kelimelerini böylece çoğaltır, onları nurlandırır. Diyene de daimi sevap kazandırır.

 

  1. Sual: اَلْحُبُّ ف۪ى اللّٰهِ sırrıyla “tarîk-i Hak’ta gidenlere refakatla iftihar etmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak” ne demektir?

  1. Cevab: اَلْحُبُّ ف۪ى اللّٰهِ sırrıyla tarîk-i Hak’ta gidenlere Allah için sevgi göstermek ve onlarla arkadaş olmaktan iftihar etmek ve onların arkalarından gitmek ve imamlık şerefini onlara bırakmak, bu gibi zatlara her bakımdan hürmet etmekle dualarını kazanmak, rekabet ve ihtilafı önlemek mümkün olacağını ve böylece ihlasa riayet ve hakkın hatırı için ihtilaflardan sakınılmış olacağını düşünerek öylece amel etmek demektir. Yani hem fiilen hem kavlen tevazu gösterilmektir.

  1. Sual: Aynı bahsin 5. sebebinde “Şahsiyetini unutmakla riya ve tasannudan kurtulup ihlası elde etmektir.” Şahsiyetini unutmak ne demektir?

  1. Cevab: Enaniyetini erimeye, unutulmaya, silinmeye çok kabiliyetli bir buz parçası görüp yani fani olduğunu, öleceğini, berzah âlemine intikal edeceğini, cesedinin çürüyüp toprağa karışacağını, hatıraları da tedricen unutulacağını hesaplayıp mevhum varlığından henüz fani hayatta iken اَلْحُبُّ ف۪ى اللّٰهِ sırrıyla şahsiyetini unutmak mümkün olur. İhlastaki rabıta-i mevte bakılsın.

  1. Sual: 6. sebepte “Ey ehl-i Hak, ey Hakperest ehl-i Şeriat, ehl-i Hakikat ve tarikat…” Denilenler kimlerdir?

  1. Cevab: Ehl-i Hak; dindarlar, hakperest ehl-i Şeriat; Müslümanlıklarını amal-i Saliha ile gösterenler, Ehl-i Hakikat; İmanlarını taklitten tahkike yetiştirenler, Ehl-i tarikat وَ نَحْنُ اَقْرَبُ اِلَيْهِ مٍنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ fermanına istinaden kendilerine şah damarından daha yakın olduğuna inandıkları Rab’larının rızasına ulaşacak hak yolda gidenlerdir.

  1. Sual: Haşrin ikinci hakikatindeki “yer, gök ve dağların tahammülünden çekindikleri emanet-i kübra” nedir?

  1. El cevab: Emanete birçok manalar vermişler. Bazı tefsirlerde emanet-i kübra semavat, arz ve dağların yüklenemedikleri kadar büyük mesuliyeti olan İlahi emirler ve nehiylerdir. Sure-i Hud’daki فَاسْتَقِمْ كَمَا اُمِرْتَ yani “Emir olunduğun gibi istikamet et” ayet-i kerimesi Hazreti Peygamber Aleyhisselatü vesselama “Beni, Sure-i Hud ihtiyarlattı” dedirttiğine göre emanet-i kübranın bu suretle tefsiri hak olduğuna şüphe bırakmıyor.

El Baki El Hubb-u Fillah

Muhibbi Muhlisiniz

İbrahim Hulusi

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 41) ONÜÇ MUHTELİF SUALLERE VERİLEN CEVAPTIR. başlıklı makalemizde fenafilihvan, kimitaklitedelim ve külliyetkesbetmek hakkında bilgiler verilmektedir.