بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
سُبْحَانَ الَّذ۪ٓى اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلاً مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ اْلاَقْصَاالَّذ۪ى بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَۜا اِنَّهُ هُوَالسَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ{٭}
صَدَقَ اللّٰهُ العَظ۪يمُ٭
Evvelki mev’izemizde mi’racın lüzumundan kısaca bahis etmiştik. Bugünkü mev’izemizde de mi’racın hakikatine gayet kısa işaret edeceğiz.
Mi’racın hakikati;
Hz. Peygamber’in (Sallallahu aleyhi ve sellem) kemal mertebelerinde seyir ve sülûkundan ibarettir. Yani; Cenâb-ı Hak göklerdeki eserlerini birer birer o abdine göstermekle, bütün kemalat-ı insaniyeyi nefsinde toplamış ve bütün İlahi tecellilere ermiş olan o abdi, bütün kâinâtın tabakalarına nazır ve Allah’ın saltanatının ilancısı ve Allah’ın rızasının nelerde olduğunu tebliğ edicisi ve kâinâtın keşfedicisi yapmak için Burak’a bindirip berk gibi gökleri seyrettirip, mertebeleri geçirerek, ay gibi menzilden menzile, daireden daireye tedbir ve terbiye-i İlahiyye’deki azameti temaşa ettirip, o dairelerin semalarında makamları bulunan ve ihvanı olan enbiyayı birer birer göstererek, ta Kab-ı Kavseyn makamına çıkarmış, ehadiyet ile kelamına ve rü’yetine mazhar kılmıştır. Şu yüksek hakikate iki temsil dürbünü ile bakabiliriz.
Birinci temsil: Bir devlet reisini, adliye dairesi âdil hâkim, askeriye başkumandan ve diğer dairelerde onu en büyük amirleri olarak tanıdıklarından, o devlet reisi o dairelerde daima manen mevcuttur. İşte böyle bir devlet reisi herhangi bir zatı bu dairelerin hepsinde gezdirir. Ve huzuruna getirerek bütün dairelere ait emirleri ona verip, gönderebildiği gibi Rabb-ül-Âlemin de mahlûkatının tabakalarından göklere, göklerin birinci tabakasından ta arş-ı azama kadar birbiri üzerinde teşkilat yapmış. Her bir semayı bir âlemin damı yapmış. Her dairede birliği ile bütün esması ile bulunmakla beraber, mesela; Hz. İsa (a.s.) mın Peygamberimizle görüştüğü semada “Kadir” ismi ile Hz. Musa (a.s) mın semasında “Mütekellim” unvanı ile tecelli etmiş ve her dairede hikmeti ile bir ismini daha ziyade hâkim kılmış olduğundan, bütün esmaya ve ism-i a’zama mazhar ve bütün dairelerle alakası olan Peygamberimiz efendimiz hazretlerini Cenab-ı Hak o dairelerde gezdirmiş ve Miracın hakikatini göstermiştir.
İkinci temsil: Askerlik mesleğinde bir nefer onbaşısına, onbaşı çavuşuna, çavuş takım komutanına, takım komutanı yüzbaşısına, askerliğin son rütbesine kadar başkumandanın vekili olarak, her rütbe sahibi amirlerine o gözle bakarlar. O başkumandan bir neferi bütün askeri dairelerle alakalı bir vazife ile vazifelendirmek, bir müfettiş yapıp bütün dairelerini görmesini ve kendisinin en yüksek bir memuru olduğunu göstermesini isterse, elbette onu bütün dairelerde gezdirir, sonra huzuruna kabul eder. Sohbetine müşerref eder. Nişan ve ferman verip, taltif eder. Ve bir anda ta geldiği yere kadar gönderebildiği gibi… Yerin ve göklerin hakimi كُنْ فَيَكُونُ emrine malik olan ezel ve ebedin Sultanı, bütün kâinattaki ali maksatları ve azim neticeleri ve bütün mahlukatın ayrı ayrı ubudiyet vazifelerini görmekle, Zat-ı Kibriya’nın rububiyetinin saltanatını ve hakimiyetinin haşmetini müşahede ederek, O zatın rızasının ne olduğunu anlamak ve O’nun saltanatına dellal olmak için herhalde Habibini o dairelerde gezdirecek. O Fahr-i kâinat arş-ı azama ve Kab-ı Kavseyn ile işaret olunan makama girerek, Zat-ı Celil-i Zülcelal ile görüşecektir. İşte mi’racın hakikatı budur.
Her insanın aklı ile hayal sür’atinde seyeranı, her bir velinin kalbi ile berk sür’atinde cevalanı, nurdan yaratılan meleklerin her birinin ruh sür’atinde arştan ferşe, ferşten arşa deveranı, cennet ehlinin insanlarının Burak sür’atinde haşirden beşyüz seneden fazla uzak olan cennete çıkmaları olduğu gibi, nur ve nur kabiliyetinde, evliya kalplerinden daha latif, uluların ruhlarından ve melaikenin cisimlerinden daha hafif olan ve ruh-u Muhammedi (sallallahu aleyhi ve sellem) ın hadsiz vazifelerine sebep olan cihazların hazinesi olan Hz. Muhammed (sallallahu aleyhi ve selem) in mübarek cismi, elbette onun âli ruhu ile arşa kadar beraber gidecektir ve gitmiştir.
الاان احسن الكلام
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 4) MİRACIN LÜZUMUNDA Kİ ESRAR HAKKINDA HUTBE başlıklı makalemizde mirachutbesi; hakkında bilgiler verilmektedir.