HAKKI EFENDİ VE HULUSİ BEY’E
بِاسْمِهِ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلاَّ يُسَبِّحُ بِحَمْدِهِ
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّهِ وَ بَرَكَاتُهُ فِى الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ دَاۤئِمًا اَبَدًا
ÂHİRET KARDEŞLERİM VE HİZMET-İ KURÂN DA ARKADAŞLARIM VE BEYÂN-I ENVÂR-I KUR’ÂNİYEDE VÂRİSLERİM VE RAHMET-İ İLÂHÎYENİN BANA VERDİĞİ KIYMETDAR MEDÂR-I TESELLİLERİM VE ESRAR-I KUR’ÂN’IN BEYÂNINDA MUHATAPLARIM HAKKI EFENDİ VE HULÛSÎ BEY.
Cenâb-ı Hak size ve bize, tarik-ı Hakda istikamet ve ihlas ihsan etsin.
Kardeşlerim, size Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfını gönderdim. İkinci Mevkıfın, Üçüncü Maksadının, İkinci Noktası fazla inbisat ettiği için, Üçüncü Mevkıf ismini aldı. Üç nokta daha yazılmadan kaldı, fakat ben çok yoruldum, onun için bir kaç ay sonra, tevfik refik olsa belki yazılacaktır.
Siz de çok yoruldunuz. Çünkü ikiniz iki yüz talebeye mukabil olarak bana ihsan edilmişsiniz. Öyle ise, iki yüz talebe vazifesi görüyoruz deyip, iftihar ediniz ve şükrediniz.
Yorgunluk vesâir rahatsızlıklar, yazdığım şeylerde kusur ve müşevveşiyete sebebiyet veriyor. Sizlerin nazarlarınızı mihenk kabul ediyorum. Tashih ve tadilde mezunsunuz. Size lâtife olarak bir şey hikâye edeceğim. Ta siz o hikâyeyi başka taraftan işittiğinizde, ciddi telakki edip, müteessir olmayasınız.
O hikâye de şudur: Benim hiç ender hiç olan şahsım ve pek çok ayıplı ve kusurlu olan nefsim hakkında, biri çıkmış köylerde, Isparta’da hatta yedi, sekiz gün Nis’te oturup propaganda yapmıştır. Ben bundan memnunum, çünkü ayıplarımı söyleyen, bana iyilik eder, beni ucup ve riyadan kurtarır.
Fakat o Senirkentli Rahmi Efendi denilen adam, saf bir adamdır. Ben ona ettiği gıybetleri helal ediyorum. Siz de şâhid olunuz. Mâdem o kendi hesabına yapmıyor, ya ehl-i tarikatın rekabetine alet olmuş, güz mevsiminde Seydişehirli bir dervişle beraber, Isparta’ya Eğridir’e geldikten sonra, bu tarzda harekete başlamış. Yoksa evvelce çok dost idi.
Hâlbuki Ehl-i tarikatın rekabeti, benim gibi kendini hiç ender hiç bilen ve iddia-i kemâlden şiddetle teberri eden ve medihten nefret edip kaçan ve ehl-i tarikatın duasına kendisini muhtaç bilen, biçare şahsıma karşı rekabet etmek pek manasızdır.
Veyahut ihtiyacım olmadığı için, insanlardan istiğna ettiğimden, ehl-i cerre sed çekiyor, telakki edildi, propaganda ediliyor. Bu da haksız ve manasızdır. Çünkü çendan ben kabul etmiyorum. Fakat ehl-i dinin muhtaçlarına sadaka ve zekât verilmesini tavsiye ediyorum. Veyahut ehli delalet ve sefahat yazılan sözlere karşı tenkit çaresini bulamadılar, güya şahsımı çürütmekle sözleri düşürecekler. Hâlbuki pek asılsızca bir harekettir. Çünkü Sözler semavat-ı Kur’an’ın nurani yıldızlarına burhan zincirleriyle bağlanmıştır. Süfli, zaif olan şahsımla bağlamadım ki şahsımı düşürmekle o sözlere sarsıntı gelmesin.
فَاِنْ تَوَلَّوْا فَقُلْ حَسْبِىَ اللّٰهُ لاَ اِلٰهَ اِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
اَلْبَاقِى هُوَ الْبَاقِى
Kardeşiniz Said
Orjinal belgeyi indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 4) BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN HULUSİ BEY'E HİTABEN YAZDIĞI MEKTUP başlıklı makalemizde senin beğendiğinibendebeğeniyorum ve sıddıklarınçoğalmasınasebebiyetverdiniz hakkında bilgiler verilmektedir.