53) MİRAC SÖZÜ İLE ALAKALI CEVAPLAR!

53) MİRAC SÖZÜ İLE ALAKALI CEVAPLAR!

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Beş Sual ve Cevabları;

  1. Sual: Mirac’ın batını velayettir. Bu velayetten murad nedir?

El Cevab: Lügat, sh. 577 “Akrebiyet-i İlahiyenin inkişafına bakan veraset-i Nübüvvetten gelen gayet kısa ve fakat yüksek olan tarîkat berzahına uğramadan, zahirden hakikate geçen velilik mesleği olan, velayet-i kübradır.” Mirac hicretten bir sene evvel yani Hz. Peygamber Aleyhisselatü Vesselam, elli iki yaşında iken vuku bulmuştur. Miracın batını velayettir; halktan Hakk’a gitmiş. Zahir-i Mirac risalettir; Hak’tan halka geliyor. Velayet; kurbiyet mertebesindeki sülûktur. Çok mertebenin tayyına ve bir derece zamana muhtaçtır. Nur-u a’zam olan Risalet ise; akrebiyet-i İlahiyenin inkişafı sırrına bakar ki, bir an-ı seyyale kâfidir. Onun için hadiste denilmiş; “Bir anda dönmüş gelmiştir…” Yalnız dönüşü bir anda olmuştur, diyorsun. Evet, yalnız dönüşü bir anda olmuştur. Her ne kadar halktan Hakk’a gitmesi, yani kurbiyet mertebesindeki sülûku da az bir zamanda olmuştur. Fakat bir an değil, belki bir kaç dakikadır. 

Peygamberliğinin on ikinci senesinde, tekrar velayet mertebelerinde seyr-i sülûkidir denilen, mirac mucizesinin zuhuruna fikrinizin takıldığı görülüyor. Peygamberler için velilik esastır. Peygamber Efendimizin velayeti, Velayet-i Kübra’dır. Vefatlarından sonra Risalet vazifesi bitmiş, fakat velayeti kıyamete kadar bakidir. 

Risaleti sırasında bir kaç dakikalık bir zamanda On ikinci Sözün sonunda denildiği gibi; “Şakk-ı kamer nasıl ki mucize-i Risalettir, Nübüvvetini cin ve inse gösterdi. Mirac dahi bir mucize-i ubudiyettir. Habibiyetini ervah ve melaikeye gösterdi.” Mirac mucizesinin zuhuru, risalete ait günde beş vakit namazın farziyeti ve mirac meyvelerinin ümmete tebliğ ve müjde edilmesi için, hem velayeti Velayet-i Kübraya yükselmiş ve hem yeni mühim bir vazife ile tavzif edilmiştir. Malumdur ki; Peygamber Aleyhisselatü Vesselam hem abd’dir, hem resuldür. Abdiyetin iki vechi vardır. Biri bizzat abd olduğu halde Mabuduna, hiç bir kula, hatta Enbiyaya da bu âlemde nasip olmayan Rü’yet-i Cemalullaha nail olması. Diğer vechi: Allah’ın kullarına her vecihle muktedâ-bih imam ve numune olmasıdır. Risalet ise, Hak’tan halka bir elçiliktir. Kullara evamir-i İlahiyyeyi tebliğ ve meşhudatını bildirmektir. Mirac Risalesinde, miracın sırr-ı lüzumundaki tabirlere bu izahata göre bakılmazsa zararlı bir fikre sapılmak tehlikesi vardır.

  1. Sual: İnsanı dalalete sürükleyen cihetlerden biri de, İsm-i Zahir ile İsm-i Batın’ın hükümleri ayrı ayrı olduğu halde, bunları birbirine karıştırıp mercilerini kaybetmek mahzurludur, deniliyor.

El Cevab: Buna dair çok misaller getirilebilir. Güldeki göze güzel görünen zahiri güzellik ve latif koku, İsm-i Zahirin tecellisi iken, bir nevi çirkinlik sayılabilen dikenleri de, İsm-i Batın’ın tecellisidir. Bu dikenler gülün koparıcısına veya bazı küçük haşaratın tecavüzüne karşı silahlı muhafızlardır. “Gülü koklayan, seven dikenine katlanır.” Darb-ı meseldir.  

Kezalik: Kudretin levazımı ile hikmetin levazımı bir değildir. Evet, her şeye gücü yeten Allah, sonsuz kudreti ile her şeyi vücuda getirir. Fakat hikmeti, bazen esbab ve vesaiti, kudretine, icadına ve icraatına perde etmiştir. Zahirde bazı şeyler var ki haşa, onların halkı abes gibi görülür. Hâlbuki onun halkında gizli hikmetler vardır. Serçeye doğanı musallat eder, ta ki serçede ki istidat inkişaf etsin.

Kudretin levazımı: Mesela; Bir insanı vücuda getirmek O’nun kudreti iledir. Erkek ve dişi vasıtadır. Erkeksiz dişiden bir insanı halk edebilir ve etmiştir. Bir adam Allah’dan bir erkek çocuk ister, Cenab-ı Hak hikmet-i iktizası ona Meryem siret bir kız çocuğu ihsan eder.

Daire-i esbabın iktizası ile daire-i itikad ve tevhidin iktizası bir değildir. Onu bundan istememeli. Her şeyin vücuda gelmesinde ve gitmesinde esbap perdedir. Rızka sebep olan şeyler çoktur. Bu sebeplere Rezzak nazarı ile bakılmaz. Çünkü Rezzak’ın birliğine itikadımız vardır.

Kudretin taalluku ile vücudun cilveleri ve sair sıfatların tecelliyatı ayrı ayrıdır. Mesela; Meyveli bir ağacın Halıkı Allah’dır. O ağacın vücudu ile alakalı çekirdek veya fidan, bahçe ve bahçeci de O’nun mahlûklarıdır. Ağaçtaki çiçek, yaprak, meyve, dal, budak teceddüt ve tahavvül eden vücudun cilveleridir. Mesela; Dünyada insanın vücudu tedricidir. Rahm-ı maderden ta ölünceye kadar tedricidir.

Berzahi ayinelerde ani ve def’idir. Yani: Bu âlem ile ahiret âlemi arasında ki âlemde bu fani hayattaki her türlü sözler, işler müsbet veya menfi olarak temsil olunurlar. Çünkü icad ile tecelli arasında fark vardır. Kitap kimin ise o kitabda ki harfler, kelimeler, cümleler O kitap sahibinindir. Âlem sarayı kimin eseri, san’atı ise ondaki gizli ve aşikar bütün san’atlar o saray sahibinin olduğu gibi, ondaki her masnuda görülen tahavvül, teceddüt ve tebedül de O’nun esma ve sıfatının cilveleridir.

  1. Sual deki, arşdan murad nedir?

El Cevab: O şeylerin Zahir, Batın, Evvel ve Ahir isimlerine karışık bir surette mazhariyetleri demektir. Lüğattaki arş ve kevn manalarına bakılsın.

Hülasa: Bütün mahlûkatın Rabbi Allah’dır. Hava O’nun emir ve iradesi ile dolar, boşalır. Hayatlıların devam-ı hayatları için onların hadimidir. (Arşıdır.) Melaike ve sair Nuranileri Nur İsminin tecellisi ile ilim ve hikmeti ile Allah halk buyurmuştur. Su da, ihsan ve rahmetinin bir arşıdır. Yani; Semadan suyu indirir, arzı diriltir. Arzın sekenesini susuz bırakmaz. İnsan ve hayvanların yiyeceklerini topraktan halk buyurur demektir. Toprağa, rahm-ı mader gibi içine aldığı tohum ve çekirdekleri himaye ve muhafaza ettirir.

  1. Sual: Bir kimse hakikati kazarken ihtiyarsız dalalet başına düşer de hakikat zannederek onu kafasına giydirirse mes’ul müdür?

El Cevab: Mes’uldür. Çünkü: Başına düşen, aklına görünen her şeyinin hakikat olmaması ihtimalini düşünerek şeriat ve sünnet mizanları ile tartmak,  şeriat ve sünnete uymazsa reddetmek lazım gelirken, bunu yapmadığından mes’uliyete müstehak olmuştur.

  1. Sual: Velilere, evliyaya muhabbet edilirse günah işlenilmez?

El Cevab: Evvelen, bu yazı hangi eserdedir onu bilemiyorum, bildiriniz.

Saniyen: Muhabbet, Allah namına ve onun rızası dâhilinde olursa daima o zat ile beraber bulunacağı için onun huzurunda edebi bozan günahlara girilmez. Yani Allah günahtan muhafaza eder. Manasını anlıyorum.

DİKKAT: Bu izahlardaki eksiklikler bana aittir. Muvafık görülecek kısımlar ise hakka ve hakikate aittir.

Muhabbetullah: lügata bakılsın.

El Baki, El Hubbu Fillah, Hulusi

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 52) NUR-U AKIL, EMEL VE YEİS İLE ALAKALI CEVAPLAR! başlıklı makalemizde emel, nuruakıl ve yeis hakkında bilgiler verilmektedir.