اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Uhrevi Kardeşim,
Evvelen: Bilmukabele size ve alakadarlara binler selam ve saadet-i dareyn dileriz.
Sâniyen: Şevk meselesini soruyorsunuz. (Bu harflerle cevab vermek zor, yazı makinemde yok. Bu sebeple kısa yazacağım kusura bakmayın.)
“Der tarik-i aczi mendi lazım amed çar-ı çiz, Acz-i mutlak, fakr-i mutlak, şevk-i mutlak ey aziz.” deki şevk hakkında müstakil bir yazı yoktur. Dokuzuncu mektubun başındaki “saniyen; Neşr-i Envar-ı Kur’aniyedeki muvaffakiyetin ve gayretin ve şevkin bir İkram-ı İlahidir. Belki bir keramet-i Kur’aniyedir. Bir İnayet-i Rahmaniyedir. Sizi tebrik ediyorum.” denildiğine ve birçok mektuplarında şevkin zıddı olan sen fütur getirme (yani bezginlik gösterme) tarzındaki teşvikleri bulunduğuna göre şevk her şakirdin vicdanen, halen ve manen anlayabileceği bir meseledir.
Dokuzuncu Mektubun yazılmasına sebep olan halden kısaca bahsetmek izah yerine geçecektir. Şöyle ki: Bundan 37 sene evvel bu fakirde yalnız hizmet-i Kur’aniye için hayatımın devam ettiğini bütün kusurlu halimle beraber ehl-i imana faideli olmayı samimi bir şevk ve şefkat içinde hissediyorum. O HALİMDE BANA NE DÜNYANIN ZEVKİ, SEFASI VE NE DE DERDİ, ELEMİ TESİR ETMEDİĞİ GİBİ UHREVİ KAZANCIMI DA UNUTTURMUŞTU.
Buna binaen derim ki, şevk iman ve Kur’an hizmetinde kalben ve fiilen ciddi bir meyl göstermek demektir. Bu hakikatteki şevkin elbette İMAN ile şiddetle alakası vardır.
İkinci sualiniz: İhlas dersindeki “Bu hizmet-i Kur’aniyedeki kardeşlerinizi tenkit etmemek ve onların üstünde faziletfüruşluk nev’inden gıpta damarını tahrik etmemek” tabirlerini iyice kavrayamadığınızı bildiriyorsunuz.
Cevap: Tenkit; edebi, fenni, sınai eserleri tetkik ile iyi ve fena cihetlerini şahsiyata taarruz olunmaksızın bilmuhakeme göstermektir.
Gıpta: Bir kimsenin nail olduğu nimetin zevalini istemeksizin kendisi de o nimete nail olmayı arzu etmektir.
Tenkit; hakikatte tahkir olmadığı gibi, gıpta da; haset, yani kıskanmak demek değildir. Fakat madem nefis emmaredir. Söyleyene üstünlük fikrini verdirip, onu enaniyete sürüklemesi ve söylenilene de tahkir ediliyorsun hissini verdirip, hizmetin esası olan ihlaslı muhabbeti, birlik ve beraberliği bozması ihtimali olduğundan ve kudsi hizmetteki kardeşlerin kusurlarını kendimizde mevcud bilip onlara acımak ve ıslahlarına dua etmek ve meziyetlerini de kendimizde hazır bilip, bir nevi ayrılık demek olan gıptaya lüzum hissetmeden, onların meziyetleriyle fikren ve halen şakirane yaşamak gerektir.
İhlâsı elde etmek ve muhafaza etmek ve ihlâsı kıracak manilerden sakınmak düsturları, şevkte dahi esastır. Tatbikatta, maalesef bir vücud haline gelmek ve tefanilik bazı manilerle tahakkuk edemiyor. Ve bundandır ki feyizli meyveler idrak olunamıyor. Allah cümlemize ihlas-ı tammı elde etmek ve muhafaza için ihlas dersini tam anlamak ve tatbik eylemek nasib buyursun, âmin…8 Mayıs 1968
El Baki El Hubbu fillah
Hayır duaya muhtaç
İbrahim Hulusi
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
يَفْعَلُ اللّٰهُ مَا يَشَاءُ بِقُدْرَتِهِ وَيَحْكُمُ مَا يُرِيدُ بِعِزَّتِهِ٭
Bu dua Bismillahirrahmanirrahim ile 10 gün 100 def’a okunursa biiznillah muradı husule gelir. (yani ne niyet için olursa). Kardeşlerimiz devam ederlerse iyi olur.
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 68) SALATEN NARİYE'NİN OKUNMASI HAKKINDADIR. başlıklı makalemizde salatennariye, salatıtefriciye ve tefriciye hakkında bilgiler verilmektedir.