18) ŞERİAT-I FITRİYYE, ALEM-İ MİSAL, ALEM-İ ŞEHADET, HUKUK-U EBEVEYN, HİZMETİ İLK TANIYANLARA KARŞI DAVRANIŞ BİÇİMİ, İHLASI İHLASLA OKUMAK HAKKINDA SORULARA CEVAP.

18) ŞERİAT-I FITRİYYE, ALEM-İ MİSAL, ALEM-İ ŞEHADET, HUKUK-U EBEVEYN, HİZMETİ İLK TANIYANLARA KARŞI DAVRANIŞ BİÇİMİ, İHLASI İHLASLA OKUMAK HAKKINDA SORULARA CEVAP.

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

 

BİR KISIM SUALLER VE CEVAPLARI

Sual 1. Şeriat-ı fıtriye nedir? Şeriat-ı fıtriye kanunları nedir? Bu kanunlar aklın hükmüne tabi değiller, aklın hükmü nedir?

Cevab 1. Şeriat; lügat manası: Allah tarafından peygamber vasıtasıyla konulan ve tebliğ buyrulan hükümleri içine alan İlahi kanundur. İlmihal, yani inanmak ve işlemeye dair dini bilgilere göre Şeriat; Peygamberimiz Hazreti Muhammed (a.s.) in Allah tarafından, işlemeğe dair getirdiği şeylerdir. Bunlar fıkıh denilen İlmihal kitaplarında yazılıdır.

Fıkıh: İbadetler, muameleler, ukubat yani cezalar ve keffaret kısımlarına ayrılır. Mesela; Kasten Ramazan orucunu bozan kimseye keffaret adıyla 60 gün ceza orucu, birde bozduğu günün kaza orucu vardır. İlmihalini öğrenmek Müslümanların erkek ve kadınlarına farzdır. Eğer aklın hükmü yeter derecede olaydı ne peygambere ve ne İlahi kanuna ihtiyaç kalmazdı. Hiçbir şey tahsil ve talim etmemiş akıllı bir adama, al bu kitabı oku dersek, alacağımız cevap “Ben okumak bilmiyorum.” olacaktır, demek ki öğrenmek lazım. Öyle ise öğreticide lazımdır. Akıl kendi başına hareket edemez.

Şeriat-ı Fıtriye: Fıtri kanunlar veya mükevvenata dair kanunlar, yani yaratılıştaki kanunlardır. Mesela; insanlara bir mesken ve bir beşik olan arzdaki fıtri kanunlardan mevsimleri düşünelim. Allah iki baharla bir yaz ve kış mevsimini bu arzda her yıl gösteriyor. Bir çiftçiye göre baharlar ekim zamanıdır. Bu mevsimlerde çiftçi dese ki “Bu yağmurlu havada ekim neme lazım, yaz mevsimi gelsin, o zaman yağmur ve çamur zahmeti görmeden ekim yaparım.” dese ve böyle hareket etse bir mahsul alması şurada dursun memleketimizde olduğu gibi tarlası susuzsa tohumu toprağa katmaktan başka eline ne geçer. Bunun gibi yağmur ıslatır, insan buna karşı muhafaza çaresine başvurmalıdır. Bana bir şey olmaz demesi onu ıslanmaktan ve hastalanmaktan kurtarmaz. Soğuk hava, meskenlerde harareti arttırmayı, mesken dışında koruyucu bir giyim ve kapanmayı ister. Bu fıtri kanunlara muhalefet edenler akılsızlıklarının cezasını merhametsiz ve afvsız çekerler. Şeriat-ı İslamiye ye muhalefetin cezası ekseriyetle burada verilmez. Âhirete bırakılır. Bunda da rahmet ciheti var. Belki tevbe ve nedamet eder diye ekseriyetle cezası acele verilmiyor, geciktiriliyor.

Sual 2. Âlem-i misal, âlem-i şahadet nedir, izahı?

Cevap 2.  Âlem-i misal = âlem-i melekût; amellerin temsil olunduğu veya temessül ettiği âlemdir.

Âlem-i şahadet = Âlem-i mülk = Âlem-i maddiyat; Şu gözümüzle gördüğümüz âlemdir. 29. sözün 4. esasında İşte madem şu mevcudat-ı hariciyenin her birisinin üstünde bir melek-i müekkel vardır ve olmak lazım gelir. Ta ki o cismin gösterdiği vezaif-i ubudiyet ve hidemat-ı tesbihiyyesini âlem-i melekûtta temsil etsin, dergâh-ı uluhiyete bilerek takdim etsin.”  şuuru olmayan cisimlerin tesbihatları böylece melekût âleminde temsil olunursa zîşuurların en ekmeli olan insanın a’mali elbette o misali âlemde temsil olunacaktır.

Âmellerin iyisi cennet meyvaları suretinde, kötüsü cehennem zakkumu şeklinde tasvir olunacaktır.  Kur’anın ve sâlih amellerin kabirde munis arkadaş olacakları ve o vahşet ve karanlık âlemini nurlandıracakları gibi insanın bütün yaptıklarını muhafaza ettiren Hafîz ve Alîm yani muhafaza edici, esirgeyici, her şeyi bilen Allah, insanın amellerine manevî bir suret verip âlem-i misalde, yani Melekût âleminde temsil ettirmektedir. Nitekim: Hatim dualarında “Ya Allah! Kur’an’ı dünyada bize arkadaş, kabirde munis, kıyamette şefaatçi, cehennemden setredici ve Cennette refikimiz eyle” diye dua edilmektedir. Bunlara âmin diyoruz. Olmayacak şeylere âmin denilmez. Demek bunların olacağına inanıyoruz. Bu dileklerimizin kabulü temessül veya temsil ettirilmek suretiyle olur.

Sual 3. Hukukullah ve hukuk-u ebeveyn nasıl olmalıdır? Ebeveyn Nur’lara muhaliflerse hatt-ı harekât ne olmalıdır?

Cevap 3. Sure-i Lokman’ın 13. Ayetinde; Allah “Biz insana babasına ve anasına ihsan etmeyi vasiyet ettik ki anası onu dermansız, kuvvetsiz olduğu halde yüklendi ve iki sene emzirdikten sonra sütten kesti ve Allah’a, baba ve anasına şükretmesini de insandan istedik. Çünkü yine Allah’a döneceksin.” Yani; şükredersen mükâfat ve küfredersen mücazat edeceğimizi bildirdik. Aynı surenin 14. ayetinde “Eğer baban ve anan seni bilmediğin şeye, sen bana şerik edesin diye gerçekten ziyade çalışırlarsa sen onlara itaat etme. Dünyada geçimleri için onlara sahip çık ve koru, dinde benim tevhit ve taatim yoluna gidenlerin ardı sıra git.” Yani; Hz. Peygamber (s.a.v.) ile ashabına tabi ol. Bu iki ayet hukukullah ile hukuk-u ebeveyni kafi derecede göstermektedir. Kur’ânın hakikatli tefsirlerine yani nurlarına muhalefet eden ebeveyne uyulmaz. Fakat onlara diğer noktalarda bakılmaya, korunmaya devam olunur.

Soru 4. Kur’ani ve imani nurlu dersleri ilk tanışılan gençlere nasıl anlatacağız, hatt-ı harekâtımız nasıl olmalı?

Cevap 4. O gibilere en evvel Küçük Sözler’i okuyup anlatmalı veya okumak üzere kendilerine vermeli. Sonra müşküllerini sormalı, karşılıklarını eserlerde bulup okumalı, böylelikle onları tenvire çalışmalı. Fakat hidayet ve tevfiki muhakkak Erhamürrahiminden bilmeli ve istemeli, enaniyete meydan vermemeli, ihlâsı muhafaza etmelidir. Yani: “Ben bu zatı bu derslere ısındıramam, ancak Allah muvaffak buyurursa olur.” demeli. Neticede kabul etmeyenler olursa müteessir olmamalı, kabul edenlere de “Allah hidayet etti” demelidir.

Soru 5.“El Vitr” Cenab-ı Hakk’ın Esma-i Hüsna’sından imiş. İzahı nedir, tecellisi nasıldır?

Cevap 5. Vitr tek manasınadır. Vâhid ve Ehad isimlerinin manasını taşır. Vahdaniyet-i İlahiyeye ve zerreden şemse kadar şirke mahal olmadığına dair 32. sözün izahları kâfidir. Oraya müracaat edilsin.

Soru 6. İhlası da ihlasla okumak ne demektir. İzahı?  

Cevap 6. Nur’lardan feyiz almak isteyen kimseye İhlas dersi pek ehemmiyetli ve ziyade lüzumludur. Namaz ve sair ibadetler için abdest alan nasıl Allah’ın rızasını gözetir, Allah’a manen yaklaşmayı niyet eder ve abdest alırken abdestin sünnet ve adabına riayet eder ve dünya kelamı da etmezse, İhlası da öyle okumalıdır. Hem abdest mü’minin silahıdır buyrulmuş. Öyle ise İhlasta bir nevi manevî silah, belki anahtardır. Nur’ların manevî füyûzatına ermek, O İhlastaki ihlası kazanmak ve muhafazasına gayret etmeye bağlıdır. Vesselam…

                                                                                                             El Baki El Hubbufillah, Muhibbi Muhlisiniz

İbrahim Hulusi (R.A.)

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 4) TASVİR-İ HAKİKAT başlıklı makalemizde hulusibeyşiir ve tasvirihakikat hakkında bilgiler verilmektedir.