بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ٭
اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ اَبَدًا دَائِمًا
Çok aziz, çok sıddık ve mübarek ağabeyimiz, efendimiz.
Bugün mübarek yevm ü Cuma Eflani’den yeni gelmiştim. Ceridedeki son şahitleri okumaya başladım. Büyük bir hazz-ı manevi ve şevk duyarak ve hatta mübarek ders ve sohbet-i maneviyenizde fazla kalamamamın da elemini de çekerek aşağı inmiştim. Baktım lütuf buyurduğunuz mektubunuz gelmiş. Bugün böyle güzel bir tevafuk için Cenab-ı Hakka şükür ettim. Şunu açıkça arz edeyim ki; sizin mektubunuz, sohbetiniz, hatıralarınız, hep hakaik-i kudsiye ile dolu. İnsanın âlemde ki gaye-i hilkati ve netice-i hayatı olan öz meseleler sizin âleminizi doldurmuş. Bu itibarla hayatımızda, harekâtımızda, daima canlı misaller olarak Nur’un bu temel rükünleri bize birer nokta-yı istinad olacaklardır. Esasen bendeniz bunu ifade edemiyorum, af buyurun. İfadeye gelmeyen ruhumuzda Rabbimizin izniyle yaşayan hakikatlerdir. Nur dairesinde sizlere küçük birer kardaş ve şahsım itibariyle evlad-ı maneviyeniz bulunmam dahi vesile-i iftiharım ve şükranımdır. Ve bahusus âmel ve harekâtın sebeb-i hayatı olan ihlas hususunda sizi takip edebilmeye gayret göstermemiz bile büyük mazhariyettir. Ruh-u alinizden ricam ve niyazım budur ki; dünyada olduğu gibi berzahta ve ahirette de bu fakirinize imdat-ı manevi de bulunmanızdır. Mübarek lütufnamenizde bahis ve tavsiye ettiğiniz siyasi meseleler mevzuuna en derin kalbimden muhabbetle teşekkürler arz ederim. Evet, ezelden ebede giden mesail-i imaniye karşısında günlük meselelerin ne ehemmiyet ve kıymeti olabilir. Ancak Kur’an, İslamiyet ve vatan hesabına ve anarşilik tahribatından muhafaza için düşünebilmek… O da vüs’atimiz nispetinde.
Bu mektubu yazarken Ramazan Demir diye bir kardeşimiz Hacı Efendi geldi yanıma. Sizi birkaç ay evvel Elazığ’da ziyaret etmiş ve sizin ile merhum Tahir Ağabeye Afyon’un Sandık’lı kazasındaki kaplıcalarda yaz için bir yer ayırtmak niyet etmiş. Ve size de orada arz etmiş. İnşallah bu sene bir yer ayırıp ağabeyimizi davet edeceğiz dedi. Şimdi burada Abdulvahid kardeş ile Almanya’dan dün gelen Ali Uçar kardeşler ve diğer kardeşler hassaten selam ve hürmet edip ellerinizden öpüyorlar. Ve sıhhat ve afiyetinize dua ediyoruz. Cemaat-i Nuriye’nize birer birer selam eder, saadetler dilerim ve başta mübarek ağabeyimiz olarak ebedi hürmetler arz ederim, efendim.
El Baki Hüvel Baki
Ebedi Hürmetkârınız
Sungur
Mübarek mektubunuzdaki hazreti Üstadımızın size Eğridir’den ayrılırken bir hekimi misal veren tavsiyesi burada ki arkadaşların çok hoşuna gitti.(*) Ve dediler fesuphanallah. Bu tavsiye şimdi mütekâmil insani düsturlar arasında bu gün yer almış. Muvaffakiyet için selahiyyet vermek, ta ki hizmeti omuzlasın mesuliyeti de yüklensin, ta ki hizmete lakayitane bakmasın gibi. Çok manaları muhtevi bir düstur. Cenab-ı Hak ebeden razı olsun. Âmin.
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Zarf üstü geliş tarihi; G: 28/4/1977
(*) Hekim misali ile ilgili hususlar naşir tarafından aşağıya konulmuştur:
Üstad Hazretleri;
“Harekâtınıza dair bazı şeyleri yazmak vadetmiştim. Vakti daha gelmediğinden şimdilik senin müstakim aklını ve selim kalbini tevkil ediyorum.” diyor. (Neşredilmeyen mektuplardan, Sayfa 18, Envar neşriyat)
Ve daha sonrada Eğridir’den ayrılırken son 6. görüşmesinde Üstad Hazretleri Hulusi Ağabeye;
“Kardaşım, Harekâtınıza dair bazı şeyler tavsiye edecektim. Fakat bir hekim bir yere gönderilirken ona bir şey söylenmez” diyor.
Hulusi Ağabeyde bu hususu; “Onun içindir ki nereye gitmişsek hal neyi iktiza etmişse muktezayı hale mutabık öyle istihdam edilmişiz.” diyerek izah etmişlerdi.
Bir önceki yazımız olan 2) RAMAZAN HUTBESİ 1 başlıklı makalemizde ramazanhutbesi, risalelerdenhutbe ve risaleramazanhutbesi hakkında bilgiler verilmektedir.