175) MESNEVİ NURİYEDEN SUALLER VE CEVAPLARI

175) MESNEVİ NURİYEDEN SUALLER VE CEVAPLARI

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

SUAL-1) M.N. 153. Sahifeden,

CEVAP-1) Eşyayı görmek ve tanımak ve onlardaki tecelliyatı anlamak ve o emanet olan cihazı Sani-i Basar ve Basîr’inin izni dâhilinde dikkat ve ibretle kullanmak için Hâlık’ın sıfat-ı subutiyesinden olan Basar yani görmesi olduğunu bilmek. Fakat görmesinin bizim gibi göz ile olmadığına ve her şeyi hatta karanlık gecede, kara taş üstünde, kara karıncanın yürüdüğünü gördüğüne ve onun görmesine hiçbir şeyin perde olmayacağına inanmak ve Hâlık’ın manevi sıfatlarından olan Basîr yani görücü olduğuna inanmak her Müslümana farz-ı ayn’dır. Rabbinin, Kemal sıfatlarla muttasıf, noksan sıfatlardan münezzeh olduğuna inanmak ta her imanlıya farz-ı ayn’dır. Rabb’in Basar ve Basîr olduğuna inanmakla beraber onun daima manevi nazar ve huzuru altında edebe riayet etmesini kendisine hâl ve mal eden mümin ihsan mertebesine yükselir ve kemal-i imanı elde eder.

SUAL-2) M.N. 174. sahifeden (Celal ve Cemale dair çok misallerden birkaç örnek)

CEVAP-2)

1) İsm-i Celal; ekseriyetle nev’ilerde, külliyatta tecelli eder. Pürşer beşerin Kur’an’a arka çevirmeleri şerrin küfür ve isyanda ısrarlı neticesi Celal isminin tecellisi vukua gelmiş ve yirminci asırda birinci, ikinci dünya harpleri olmuş. Bu Kahr tecellisinin Vahidiyet yani Cenab-ı Hakk’ın vesait ve esbap perdesi altındaki umumi kanun suretindeki meskenimiz olan arzda arzlılara karşı Celalli tasarrufatının bir delilidir.

2) İsm-i Cemal; Mevcudatın cüz’iyatına tecelli eder. Birinci ve ikinci Dünya harplerinin galiplerinin sömürdükleri Müslüman ve diğer milletlerin o galip devletlere karşı kıyam edip istiklallerini peyderpey kazanmaları arzdaki Celalli ve Kahır tecelliyatının içinde cüz’iyyatta ve zaiflerde ism-i Cemalin tecellisi ve bu tecellide Cenab-ı Hakkın Ehadiyetinin yani vasıtasız ve esbapsız doğrudan doğruya hususi bir teveccühü ile Cemalli tasarrufatının bir örneğidir.

3) O Umumi harplerde Celâl isminin tecellisi ile maddi ve manevi birçok ziyanlar arasında cüz’i insanların yani fisebilillah i’lâ-yi kelimetullah için mücahede edenlerin gazilik nişanı ve şehitlik rütbesi almalarındaki Cemâl isminin tecellisi dikkate değer. O şehitten sorulabilse yani Onun gözüyle o Kahr ve Celâl tecelliyatına bakılabilse manen alınacak cevap: (Rabbimin o Celâlli tecelliyatına nihayetsiz hamd ederim. Çünkü benim gibi zaif kullarına öyle bir rütbe verdiler ki o Celâl içindeki Cemalin bir iltifatı demek olan benim gibileri şehitlik rütbesi ile taltif buyurdular.) olacaktır.

4) Bir memleketin tamamını veya bir kısmını Kahr ve Celal tecellisi tarumar eder. Müstehaklarla birlikte masumları da daire-i kahrına alırken makbul bir kulunu O Celâl-i İlahinin tecelligahından zahirde zalim ve haksız görünen bir bahane ile (O Zata Cemâl ile tecelli ederek) onu insanların maneviyatına hâdim ve Rıza-i İlahiyeye yönelmelerine vesile olacak sakin bir mahalle çıkarır. Ve manevi bir hizmet ve vazifeye sevk eder.

5) Celâlli tecellilerden mesela bir harekat-ı arz ile bir çok meskenleri harap ve içindeki insan ve hayvanları ölüme mazhar ederken bir zaife kadını veya masum bir yavruyu Cemâlinin cüz’i tecellisi ile o kahırdan kurtarır. Bir binayı yıkar, cüz’i Cemâlinin tecellisi ile o binanın küçük bir deliğinde yavruları henüz uçacak hale gelmeyen kuş yuvasını bozmaz.

SUAL-3) M.N. 207. Sahifeden (Kavanin-i akliye ve itibariye hakkında)

CEVAP-3) İlahi kanunlar ikidir. Biri Kelâm sıfatından gelen şer’i kanunlardır ki bunlar aklı olanlara insanların içinden Allah’ın intihab edip beşir ve nezir olarak gönderdiği Resuller ve elçiler vasıtası ile tebliğ edilmişlerdir.  O zatlar bu ilahi kanunları yani Allah’ın emir ve nehilerini çekinmeden memur oldukları kavimlere tebliğ ederler. Akıldan mahrum olanlarla, teklif çağına girmeyenler müstesna diğerlerinin bu kanunlara ittibaları mecburidir. Uyanlara mükâfat vâdi, uymayanlara ceza vaidi vardır. Bunlar kavanin-i akliyedir. Bu kanunlara muhalefet edenlerin ekseriyetle cezaları tehir edilir.

Şeriatı fıtriye-i İlahiye denilen ve irade sıfatından gelen kanunlar kavanin-i itibariyedirler. Mükevvenata taalluk ederler. Misaller yenilecek içilecek şeylerde tıbben kârlı ve zararlı olanları seçmek, mevsimlere ve iklimlere göre korunacak hazırlıklar ve tedbirler almak gibi ehl-i gafletin bu kanunlara tabiat demeleri mükevvanatın Halik’ından, Sani’inden, Nazım’ından gaflet göstermelerindendir.  Fıtri kanunlara muhalefet edenlerin cezaları ekseriyetle te’hir edilmez. Terli, terli su içmekte, soğuk havada koruyucu tedbir almamakta, sıcaklarda güneş altında bulunmalarda,  yazın sıcağında, yüksek ve karlı bir dağa çıkanın gideceği yere göre muhtaç olacağı şeyleri beraberine almamakla gösterdikleri ihmallerde cezalar derhal gönderilir, tehir edilmezler.

El Baki El Hubbi Fillah

Muhibbi Muhlisiniz

İbrahim Hulusi

ORJİNALİ İNDİRMEK İÇİN TIKLAYINIZ!

Bir önceki yazımız olan 174) MUHTELİF SUALLERİN CEVABIDIR başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.