23) URFA’ DAN H. MUSTAFA ERGUN’UN HULUSİ AĞABEYLE TANIŞMASI

23) URFA’ DAN H. MUSTAFA ERGUN’UN HULUSİ AĞABEYLE TANIŞMASI

URFA’ DAN H. MUSTAFA ERGUN’UN HULUSİ AĞABEYLE TANIŞMASI

 URFA’ DAN H. MUSTAFA ERGUN’UN HULUSİ AĞABEYLE TANIŞMASI

(Hulusi Ağabey, H. Mustafa Ergun’un vefat haberini alınca Urfa’nın yarısı vefat etmiş dediği zat)

Mustafa Ergun(Urfa) :

اَعُوذُ بِاللّٰهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّج۪يمِ ٭ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَ عَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ

 عَيْنِ الْعِناَيَةِ كَنْز ِالْهِداَيَةِ اِماَمِ الْحَضْرَةِ اَمِينِ الْمَمْلَكَةِ طِراَزِ الْحُلَلِ ناَصِرِالْمِلَلِ تاَجِ الشَّرِيعَةِ سُلْطاَنِ الطَّرِيقَةِ بُرْهاَنِ الْحَقِيقَةِ زَيْنِ الْقِياَمَةِ شَمْسِ الشَّرِيعَةِ شَفِيعِ اْلاُمَّةِ عاَلِى الْهِمَّةِ كاَشِفِ الْغُمَّةِ يَوْمَ الْقِياَمَةِ سِراَجِ الْعاَلَمِينَ.

اَللّٰهُ عاَصِمُهُ وَ جِبْرِيلَ عَلَيْهِ السَّلاَمُ خاَدِمُهُ وَالْبُرَاقُ مَرْكَبُهُ وَقاَبُ قَوْسَيْنِ مَقاَمُهُ وَالْمَعْبُودُ مَقْصُودُهُ شَمْسُ الضُّحَى بَدْرُ الدُّجَى نُورِ الْهُدَى خَيْرِالْوَرَى اِماَمِ الْمُتَّقِينَ اَصْفَى اْلاَصْفِيَآءِ مُحَمَّدِنِ الْمُصْطَفَى صَلَّى اللّٰهُ تَعَالَى عَلَيْهِ وَ سَلَّمَ قِبْلَةِ الْعاَرِفِينَ وَكَعْبَةِ الطَّآئِفِينَ وَحَبِيبِ رَبِّ الْعاَلَمِينَ وَعَلَى اَلِهِ وَاَصْحاَبِهِ وَ عِتْرَتِهِ الطَّيِّبِينَ الطَّاهِرِينَ وَسَلِّمْ تَسْلِيماً كَثِيراً ياَ رَبَّ الْعاَلَمِينَ اَمِينَ.  

Lillahil Fatiha

-: Evet buyurun.

Mustafa Ergun: Ben Hacı Mustafa Ergun, Urfa’lı. Nurcuların amcası. Benim Hacı Hulusi Abimizle görüşmem şöyle olmuştur. Benim kardaşım, gümrük levazım müdürü iken Urfa’da, Ankara’ya nakli çıktı onu yolcu etmek üzere garaja geldik. Garajda bir bildiğim Şevki Akın yüzbaşı (Malatya’lı) vardı, bir de yanında albay. Fakat albayı ben şahsen tanımıyorum. Evvelce görüşmem olmamıştı. Biz akşam namazı zamanı, namaza gittik, namazı kıldık döndük otobüs hazır oldu, yolcumuz binecek zaman, Şevki Bey dedi ki “Albayım misafirimiz gidiyor yolcu etmeyelim mi?” Hay hay diye kalktılar otobüse kadar geldiler. Görüştük, yolcumuzu yolcu ettik hep beraber döndük. Dönerken Yusuf Paşa Cami’inin önüne kadar geldik. Orada onlar ayrılacaktı Malatyalı Hacı vardı onun evine gideceklerdi. Şevki Efendi dedi ki “Albayım biraz daha ilerleyelim, Hüseyin Paşa Cami’ine kadar arkadaşlarla gidelim” Hüseyin Paşa camiinin önüne geldik, orada durduk ki artık ayrılacağız. Onlar su meydanı yolundan gidecekler, bizde mevlanahaneye doğru aşağı ineceğiz. Orda Şevki Yüzbaşı Şevki benden sordu “Bu gece neredesiniz Hacı?” dedi. Dedim mevlanahanada. Albayım dedi. Bunlar tekkede. Bizim daha bu gece hacıda ne işimiz var, bu gece bunlarla bulunacağız.

-: Başka ziyareti tehir etmiş oluyorlar.

Mustafa Ergun: Evet. Şevki ne derse albay peki diyor, hiç itiraz yok. Beraber geldik. Mevlahanada merhum Hasan Efendi Mevlevi şeyhi eski Mevlevi şeyhinin evinde, bizim Urfa usulü sıramız var. Sırada oturduk, yatsı namazını kıldık. Kahve, çay içildikten sonra. Şevki Bey albaya dedi ki, “Albayım lütfen kara ciltliyi çıkar ki cemaat istifade etsin.” Kara ciltinin ne olduğu biz bilmiyoruz.

-: Evet, tahminen kaç sene evvel oluyor.

Mustafa Ergun: Kırksekiz. (1948)

-: Kırksekiz, yirmi beş senelik evet buyur.

Mustafa Ergun: Cebinden bir defter çıkartı mübarek.

-: Kitap yani, kitap. Evet.

Mustafa Ergun: El yazısı el yazısı, kendi yazısı. Çıkardı, bende yanında öyle dikkat ettim ufak yazıdan yazılmış eski Türkçe Kur’an harfleriyle. Epeyce bi kalınca bi şey. Başladı besmeleden bir ders okumaya. Biz ders ne olduğunu, Risale-i Nur’un ne olduğunu bilmiyoruz. Şimdi anlıyoruz ki sözlerin başından başlamış mübarek. Dinledik hep memnun olduk. O gece orda kaldık, işte bizim Urfa usulü meyve filan yedikten sonra, kalktık. Bizim ev de mevlidhanede tam karşıdadır. Bizim kapının önüne gelince dedim ki, “Beyim bizde işte bu sıra usulüdür yarın gece de bizdedir lütfen teşrif edersiniz.” Pekala. Kabul etti ve ertesi gün bize geldi. Bizden kalkınca tekrar ikinci, üçüncü yer teklif etti oraya geldi. İla nihaye, bu zatlan iki sene bila fasıla bizden ayrılmadı. Elhamdulillah Risale-i Nurun Urfa’ya gelişi bu zatın Urfa’ya gelmesiyle başlamıştır.

-: Hulusi Ağabeyimizin.

Mustafa Ergun: Hulusi Ağabeyimizin.

-: Vazifeli olarak, albay olarak.

Mustafa Ergun: Bu şeydir, daire reisi. Birkaç şubenin amiri. Etraf şubelerin amiri. Merkez Urfa’dır. Ve netice,  Urfa’dan ayrıldı Denizli’ye nakletti. Denizli’ye nakledince, tabi biz hep beraber akşam yemeğini yedik, kendisini yolcu ettik. Gece Şevki yüz başı Şevki bize bir haber gönderdi, biz albayı istasyonda Akçakale’den yolcu etmeyi istiyoruz. Gelen varsa arabamız hazır gelsinler. O zaman iki de şey vardı genç mühendisler vardı.

-: Onlarda onlara intisab etmiş durumdalar. 

Mustafa Ergun: Onlarda kardaşlardandı.

-: İzahınızdan demek ki Risale-i Nuru evvela üst tabakadan yani..

Mustafa Ergun: … temasta bulunmuşlar ki bu harb-i umumi iktizası. Bundan şimdi ellibeş sene evvel demek ki. Onun bağlılığı eski. Arkadaşlar içerisinden ben ayrıldım ve gittik, mühendisler arabasıyla Akaçakale’de gece beraber istasyonda dolaşırken Bu zatın esasen Hicaza gitmek niyeti olduğunu biliyorum. Emekliliğini isteyecek, eline alacak para ile de Hicaza gidecek. Dedim ki beyim bu sefer bir dua edelim Cenab-ı Hak inşâallah kabul eder. Bu hayırlı yolculuğu beraber yapalım. Ve size zamanında size para yetişmez mevsim hac çatarsa siz bana lütfen yazın, biz parayı temin ederiz. Gitti Denizli’ye, Denizli de emekliliğini istemiş, emekliliği gelmiş. Oradan ayrıldı bize yazdı eve geldiğini. Eve gelmiş memleketine, Elazığ’a. Orada Hicaz tedarikini yapmış. Hicaza hareketten evvel bana bir mektup yazdı, biz gidiyoruz dedi. Yetişebilirseniz sizde gelin. Cenab-ı Hak feth etti. Bende çocukların anasıyla beraber, pasaportumuzu aldık. Ve Ravza-i Mutahhara da Allah cümlenize nasip etsin, orada bir kavuşmamız var ki o unutulur hal değil. Çok şükür orada da Hac seferimizi de beraber yaptık. Ve şimdi her bir iki senede bir ya kendisi gelir, ya ben giderim. Allah razı olsun, elhamdülillah.

-: Henüz nerede yerleri?

Mustafa Ergun: Şimdi evinde Elaziz’de

-: Evi nerde?

Mustafa Ergun: Elaziz’de emeklidir. Allah razı olsun. Ha şimdide bu gecede mektup yazdım, hepinizden de selam yazdım. Bayram tebriki yazdım. İnşâallah gelirse burada da görüşürüz.

PDF Dosyasını Okumak İçin Tıklayınız!

 

Bir önceki yazımız olan 22) SEYYİD SALİH ÖZCAN ABİNİN ÜSTADI, HULUSİ AĞABEY VASITASIYLA TANIMA HATIRASI başlıklı makalemizde Salih Özcan Abinin hatırası hakkında bilgiler verilmektedir.