بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Sual: Bir yerde “Meziyetin varsa hafa türabında kalsın; tâ neşv ü nema bulsun” deniliyorun, mana ve izahı.
Cevap: İnsan daima nefsinde kusur ve kendinde acz ve fakr görecek. Meziyet görmek nefsin desisesidir; aldanmamalı, izharda etmemeli ki çekirdek ve tohum gibi, yani onlar nasıl toprak altında gizlenmekle istidatları inkişaf ediyorsa, insanda açığa vurmasın ki o meziyet ve istidat kemale yürüsün.
Sual: “Mü’minlerin meslek ve meşrebi, kitabidir”in hakikatı.
Cevap: Kur’an mukaddes kitabımızdır. Bütün imanî hakikatlar o menba’dan sızmaktadır. Düstur ise ihlastır. Yani “اِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ اِخْوَةٌ” ferman-ı hikmeti mü’minlerin mü’minlerle münasebeti uhuvvettir. Bu itibarla mü’minlere kitabidir denilmek haktır.
Sual: “Şu kâinat bir bürhan-ı muazzamdır. Lisan-ı gayb, şahadetle müsebbihtir, muvahhiddir. Evet, tevhid-i Rahmanla büyük bir sesle zâkirdir” manası.
Cevap: İsra suresi 44. Ayet ile “Gök ve yer ve onlarda olan melekler ve ins ve cin Allah’ı tesbih ederler. Yaratılanlardan hiçbir şey yoktur ki, Allah’a hamd ve tesbih etmeyeler. Velakin siz onların tesbihlerini anlayamazsınız”, denildiği gibi her şey Cenab-ı Hakkı zâkirdir, müsebbihdir. Hal dili olduğundan, anlamak için melekleşmek, ruhlaşmak, melekeleşmek, ruhanileşmek lazımdır…
Bülbül kendi dili ile konuşur, bazı manaları onun hazin sözlerinden anlarız. Melaike ve ruhanilerin anladıkları gibi deniliyor. Öyle ise kâinat bir bürhan-ı muazzamdır, Hâlıklarının varlığına, birliğine, lâyemutluğuna şehadet ediyorlar.
El Baki, El Hubbu Fillah
İ. Hulusi Yahyagil
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 56) TABİAT RİSALESİ İLE ALAKALI İZAHLAR başlıklı makalemizde tabiatrisalesi; hakkında bilgiler verilmektedir.