اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ
Sevgili kardeşim.
1- Bilmukabele Ramazan-ı şerifinizi tebrik eder, iyi temennilerinize âmin derim. Mektubunuzu dün aldım, bu yazım cevap olacaktır.
2- Hamdolsun şimdilik bacağımda fazla bir rahatsızlık yok, soğuklar başlayınca ne olur onu da bilemiyorum.
3- Ramazan-ı şerife girdiğimiz ve ahval-i ruhiyem hiç müsaade etmediği bir zamanda bazı şeylerin izahını istiyorsunuz. Kısaca kalbe ne hutur ederse yazmağa çalışacağım, inşâallah tatmin olursunuz.
4- Mesnevi-i Nuriye’nin Şule bahsinde “Velilerin himmetleri, imdadları, manevî fiilleriyle feyiz vermeleri hâlî veya fiilî bir duadır. Hâdi, Mugis, Muin ancak Allah’tır. Fakat insanda öyle bir latife, öyle bir halet vardır ki, o latife lisanıyla her ne sual edilirse, -velev ki fâsık da olsun- Cenab-ı Hak o latifeye hürmeten o matlubu yerine getirir.” denilmektedir. Acaba bu latife nedir, nasıl elde edilir?
Cevap: Latifenin açık adını bilmiyorum. Amma insanda hiss-i kabl-el vuku denilen, yani; olmadan evvel olacak şeyi hisseden bir latife vardır. Mesela; hiçbir sebep yokken bir arkadaşını görmek ister. Gayet az bir zaman sonra onunla karşılaşır. Latifeyi veren Allah’dır. Onun hayal ettiği şeyi de o sür’atle ihsan eder.
5- Buhari ve Müslim’in rivayet ettiği hadis-i şerifte “Ana rahmindeki nutfe alaka, mudğa olması, ruh nefh edilmesi hadisesi Cenab-ı Hakk’ın yarattığı şeylerde ki kaderi, tasarrufu şey-i vücuda gelmeden ve geldikten sonra yazılıdır. İlahi kaderde değişiklik olmaz. Fakat insan hakkındaki kader-i ilahinin cilvesini bilemez. Onun vazifesi emir olunduğu gibi istikamet ve hikmet-i halkına muvafık bir surette ubudiyet etmektir. “Biz cin ve insi yarattık ki; bize kulluk etsinler.” mealindeki ayet bu hakikata işaret eder. Bazı insanların amelleri iyi, bazılarının da kötü devam ederken sonları; iyinin kötü, kötünün de iyi olduğu vâkidir. Öyle ise “itibar, işin sonudur.” mealindeki hadise dikkat edilmek, ne oldum değil, ne olacağım demek icab eder. Yani; insan a’maline mağrur olmayacak, fakat Rahmet-i İlahiden de asla ümidini kesmeyecektir.
6- Kader kalemi ile yazılan yazı, değişmediğine ve kul bu yazıyı değiştiremediğine göre mes’ul olmamak mı lazım gelir?
El cevap: Elbette mes’ul olur. Kader ile cüz’i ihtiyarinin itikadî mes’elelere girişi de zaten bundandır.
Hülâsa: İnsan, korku ile ümit arasında bulunacak, ne ye’se kapılacak ve ne de istikametten, ibadet ve ubudiyetten ve Rahmet-i İlahiye ye itimattan vaz geçecektir. “Ya Rab afvedicisin, afvı seversin, beni, ebeveynimi ve umum din kardeşlerimi afvet.” diyerek yalvarmaya devam edecektir.
Muhterem ebeveyninize, efrad-ı ailenize ve diğer alâkalılara binler selam ve dualar eder, hayır dua beklerim. Buradaki bildiklerin ve Necmeddin de mahsus selam eder, ramazanınızı tebrik ederler. Bu senenin ramazan bayramı merhum Necati’nin ilk taziye bayramıdır. Hiçbir tarafa tebrik yazamayacağım için merak etmemenizi rica ederim, Allah’a emanet ederim kardeşim.
Ramazan- 1974
Ağabeyiniz İbrahim Hulusi
Not: Acele yazdım, kusura bakmayın, İnşâallah yazımı okursunuz.
Orjinalini indirmek için tıklayınız!
Bir önceki yazımız olan 81) ATÂ VE KAZA YA DAİRDİR başlıklı makalemizde ata; atâ; kaza; kader hakkında bilgiler verilmektedir.