86) 15. SÖZ’ÜN İZAHI İLE İLGİLİ SUAL VE CEVAPLAR

86) 15. SÖZ’ÜN İZAHI İLE İLGİLİ SUAL VE CEVAPLAR

اَلسَّلاَمُ عَلَيْكُمْ وَ رَحْمَةُ اللّٰهِ وَ بَرَكَاتُهُ

Sual: 15.söz 2.nci basamak sahife 184

Evet, nasıl herkesin akıl veya hayal ve nazarı her vakit semaya gider. Öyle de ağırlıklarını bırakan ervah-ı enbiya ve evliya, cesedlerini çıkaran ervah-ı emvat izn-i ilahi ile oraya giderler. Ağırlık hangi ağırlıktır, cesed ağırlığı mı yoksa günah ağırlığı mıdır? Cesed ağırlığı ise bunu bırakmak ne şekilde olur?

Cevab: Buradaki ağırlıktan murad cesed ağırlığıdır. Yalnız ruhu cesedine hâkim olmayan bir Müslümanın o hale mazhar olmasına imkân yoktur. Eserlerde şöyle bir tabir vardır. “Ruh cesed ile kaim değildir, belki cesed ruh ile kaimdir.” bu sözden de anlaşılıyor ki; Ruhun cesedden çıkmasıyla cesed devrilir, yani ölür. O halde yukarıda ki ağırlıktan murad, manen Cenab-ı Hakka kurbiyyetini arttırıp gaflet perdelerini izale ederek ruh cesede hâkim duruma geçiyor. Şöyle bir söz var, “Evliyadan, ziyade nuraniyet kesbeden zatlara göz vasıta değildir.” Bu işaret de gösteriyor ki gaflet perdesini izale edip kurbiyyetini ziyadeleştiren zatlara Cenab-ı Hak ikram-ı İlahi olarak keramete mazhar kılar.

Enbiyadaki hal ise tavziftir ve mu’cizedir. Bununla beraber Hazret-i Resulullahdan (S.A.V.) başka hiçbir kimse ruh maal cesed semaya uruc edip bihakkın miraca mazhar olamamışlardır.

Yukarıdaki sorunuzun neticesi: enbiya ve evliyaya, sema ve arz avuç içi gibidir. Vazifeleri ve dereceleri nisbetinde yükselmeleri mu’cize ve keramet göstermeleri bir ikram-ı İlahidir. Ervah-ı emvat ise; cesedlerini terk eden ruhla layık oldukları yere, latif kendi cesedine benzer bir kılıfın içerisine konulur, yerlerine gönderilir.

Sual: Aynı basamakta; “Elbette cesed-i misali giyen ve ervah gibi hafif ve latif bir kısım sekene-i arz, hava gibi semaya gidebilirler.” Bu cesed-i misali ne demektir? Yani: şeytanların sabit bir cesedi var mıdır? Veyahut ruhdan ibaret bir şey midir?

Cevab: İnsanlar öldükleri vakit ruhları, misali cesede benzer bir kılıfa konulur, layık oldukları yere gönderilir demek isteniyor. Şeytanların o yazıyla irtibatı yoktur, şeytanlar ateşten yaratılmışlardır.

Sual: 3. Basamakta; “Zira memleket geniş, fıtratları safi, kendileri masum, makamları sabittir.” deniliyor. Fıtratın safvetinden murad nedir?

Cevab: Bundan murad; Meleklerin hilkatları ve vazifeleri itibariyle emre tam itaat kast ediliyor. Memleketin geniş olması, melekler arş-ı azamdan kâinatın her hangi bir yerine gidebilirler, fıtratları safi nurdan mahlûkturlar. Kendileri masum, günah işlemezler. Cenab-ı Hakka asla isyan etmezler, makamları sabit, meleklerin her birisinin makamları sabittir, asla değişmez. Verilen vazifeyi yapmakla onun makamında değişiklik olmaz, denilmek isteniyor. Vazifelerini yapmakla makamları yükselmez.

Sual: 3. Basamakta: “Zemin besatin-i daimenin tohumcuklarına sür’atle sümbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyeğahı olmuştur.” deniliyor, bunun izahı?

Cevab: Şu arzın yüzü daimi bostan bahçelerinin sür’atle sünbüllenmesine ve neşv-ü nema bulmasına, tohumdan hayatlanmaya ve çiçeklenmeye ve meyvelenmeye ve tekrar tohumlanmaya ve bu şekilde hayat safhalarında şu arzın yüzündeki masnuatın mahlûkatını daimi olarak Rab İsminin tasarrufu ve terbiyesi altında tutuyor. Bu arz, Rab isminin muvakkat bir ekin tarlası ve terbiye yeri olmuştur.

Sual: Şu kâinat yüzünde sergilenen masnuatın kemal-i intizamları ve kemal-i mevzuniyetleri ve kemal-i zinetleri ve icatlarının suhuleti ve birbirine benzemeleri ve bir tek fıtrat izhar etmeleri. İntizam ile mevzuniyeti arasındaki fark nedir ve bir tek fıtrat izhar etmelerindeki maksat nedir?

Cevab: Cenab-ı Hak şu kâinatta her ne yaratmışsa her bir şeyi ölçüsünde intizamında yaratmıştır. Yani yaratmış olduğu hiç bir şeyde eğri büğrü, göze hoş görünmeyen, çirkin görünen birer mahlûklar olarak yaratmamıştır. Hiç bir mevcudu abes, çirkin, israflı, hikmetsiz olarak yaratmamıştır. Her şeyi ölçülü ve düzgündür, çirkin değildir, yerli yerindedir ve bir tek fıtrat izhar etmelerinden maksat ise tefrik etmek içindir.

El Baki Hubb-u fillah, Muhibb-i Muhlisiniz 

İbrahim Hulusi

Orjinalini indirmek için tıklayınız!

Bir önceki yazımız olan 85) KALB VE RUHUN DAİRESİ NASIL GENİŞ OLUYOR? başlıklı makalemizde kalbveruhundaireihayatı; hakkında bilgiler verilmektedir.