LEYLE-İ KADİRDE ÇANAKKALEDE Kİ GAZİLİK HATIRASI
Hulusi Bey: Şimdi bu hoş değil ama yine söyleyeceğim. Çanakkale muharebesinde Anafartalar cephesinde bak kurşun buradan girmiştir, biraz yukardan gitseydi gözüm giderdi. Peki, kurşun ağızımın içinden geçmiş alt çene kemiğini parçalamadan, çektirdiğim bir dişin boşluğundan geçmiş, ondan sonra köprücük kemiğinin yarısını götürmüş, koltuğumun altından çıkmış. Mümkündür. Gözümü kör edebilirdi, bu kemiğimi parçalayabilirdi, sonra bu kolumdan da yara aldım, bu kolumu da sakat edebilirdi, Aha Elhamdülillah işte karşınızdayım. Daha şeysi doktorlar ümidi kesmişler. Çünkü kurşunun seyri o kadar ki kalbe bir buçuk santim mesafeden geçmiş. Bir parça seyrini değiştirse zaten oraya düşerdim. Yaşayan ölüler arasına karışırdık. Şimdi evet bunu benim üzerimden söyledim kusura bakmayın. Yani Cenab-ı Hakkın mülkündeki tasarrufuna bakın. Dilerse gözü kör etmiyor, dilerse de ediyor. Bir sınıf arkadaşım vardı. Biliyorsunuz kalbin açılma kapanma şeyi var, tam kalbin üzerinden kurşun giriyor arkadan çıkıyor. Kalp böyle büzüldüğü zamanda kurşun geçiyor. Sonra o Çanakkale çalhanesine girenler aslan gibi, sülün gibi arkadaşlarımız vardı. Birde hastanede buluştuk ki kimisinin kolu gitmiş, kimisinin ayağı gitmiş. Şimdi biz o çalhaneye uğrayıp geçtikten sonra azamızda bir eksiklik yok. Yalnız dört ay kadar ağzım açılmadı. İşte bir diş çektirmiştim pirinç tanelerini parmağımla oradan, dört ay o suretle beslendim. Mülk O’nundur ha. Sonra ölüm içerisine girer misin, girmez misin? Eceli takdir eden O, yaşatacak. Hacı bu zamana kadar da gelecek senin başına böyle püskül olacak Elhamdülillah.
-; Elhamdülillah Allah onun için sizi yaşatmış. Ümmet-i Muhammed’e faydalı olduğunuz için.
Hulusi Bey: Şimdi iyilik O’ndan. İyilik ondan. Şimdi faide, faide diyorsun kardeşim hepsi bir. Ayırt etme, genci ihtiyarı. Cenab-ı hak bize büyük ikramda bulunmuş. Büyük bir ihsanda. O da şöyle bir zamanda hakaik-i imaniye ve Kur’an-iye namını verdiğimiz Kur’ani dersleri, imani hakikatleri kolaylıkla anlayabileceğimiz, senelerce dirsek çürütmeye hacet kalmayıp, kapı kapı dolaştırmadan ayağımıza kadar getirmiş, kulağımıza kadar sokuyor. Ne! Erhamurrahimindir canım. Buyurun bir kelime-i şahadet
اَشْهَدُ اَنْ لآَاِلٰهَ اِلاَّ اللّٰهُ وَاَشْهَدُ اَنَّ مُحَمَّدًا رَسُولُ اللّٰهِ
kelimesiyle Rabbim cümlemizi hitimamlar nasib-i müyesser eylesin. Hayatımızı iman nuru ışığı altında geçirmek vefatımızda, kabrimizde, ba’simiz de
“لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَهُمْ يَحْزَنُونَ”
tebşiratıyla tebşir edilecekler zümresine ilhak buyura inşallah.
Bir önceki yazımız olan 8)ÜSTAD HAZRETLERİNİN BİR TEFE’ÜLÜ başlıklı makalemizde üstadıntefeülü hakkında bilgiler verilmektedir.